Hayatın her alanında karşımıza çıkmaya başlayan yapay zeka, son yıllarda farklı bir boyut kazandı. Yapay zeka teknolojisi, derin öğrenme yoluyla insan davranışlarına yakın sonuçlar verebiliyor. Öyle ki sanat da yapay zekanın ilgi alanlarından biri haline gelmeye başladı bile…
21’inci yüzyıl yapay zekayla tanıştığımız ve birçok alanda gündelik olarak kullanmaya başladığımız bir teknoloji çağı. Hatta zaman zaman birçok uygulama ve algoritmanın yapay zeka ürünü olduğunu unuttuğumuzu bile söylesek yanlış olmaz. Bize uygun seçenekleri sunan film/dizi izleme platformlarından tercihlerimize göre önerilen tatil alternatiflerine, telefonlarımızdaki sanal asistanlardan çeviri programlarına kadar çoğu teknolojinin arkasında yapay zekanın parmağı var.
Yapay zeka yaratıcı olabilir mi?
Son yıllarda yapay zeka, insanlar için yardımcı bir araç olmanın ötesine geçmeyi başardı.
Ortaya çıkan “yapay zeka sanatçıları” bunun en büyük kanıtı. Karmaşık algoritmalarla sanat eserleri üretmeye başlayan yapay zeka; müzik, resim, şiir hatta film alanlarında insanlara yardımcı olma rolünden sıyrılarak kendi üretimlerini yapmaya başladı. Bu durum da algoritmalar ve analizlerle çalışan bir teknolojinin yaratıcı olup olamayacağı tartışmalarını beraberinde getirdi. Teknolojiyle üretilmiş bir eser sanat eseri sayılabilir mi? Taklidin ötesine geçebilir mi? Yaratıcı olabilmesi mümkün mü? Tüm bu sorular tartışılmaya devam ederken sergilerde açık artırmayla satılan sanal zeka eliyle yapılmış resimler, sanal zeka müzeleri, edebiyata da el atıp şiir ve hikaye yazan robotlar, kendi müziğini yapabilen algoritmalar insanların karşısına çıkmaya başladı bile...
Robot sanatçı Ai.Da
İlk ultra gerçekçi robot sanatçı kabul edilen Ai.Da, gözlerine yerleştirilen kamera sayesinde insan müdahalesi olmadan önündeki objeyi kendi kendine çizebiliyor. Bunun yanı sıra yaptığı soyut çizimlerle ilgi odağı olan Ai.Da, Engineered Arts tarafından tasarlandı. Ayrıca, ilk kişisel sergisi olan “Unsecured Futures” sergisiyle Oxford üniversitesinde sanatseverlerle de buluştu.
CAN ve GAN algoritmaları
Çekişmeli Üretici Ağlar (GAN) ve Çekişmeli Yaratıcı Ağlar (CAN) adı verilen bu yapay zeka algoritmaları sayesinde insan eli değmeden portreler yapılabiliyor. Algoritmaya yüklenen görsel sanat imgeleriyle bir analiz yapan bu algoritmalar, kendi çıkarımlarıyla yeni ürünler ortaya çıkarabiliyor. Çekişmeli Üretici Ağlar, sadece analiz edebildiği sanat eserlerinin taklidini yapabilirken; Çekişmeli Yaratıcı Ağlar, öğrendiği ve analiz ettiği imgelerin dışına çıkabiliyor. Paris merkezli bir firma olan Obvious, GAN algoritmasıyla kurmaca bir aile portresi oluşturdu. Oluşturulan ilk portre “Edmond Belamy’nin portresi” yapılan açık artırmayla 432 bin 500 dolara satıldı.
Yapay zeka ile müzik de yapılabiliyor
Yapay zeka, müzik ve teknoloji ilişkisinde de ezberleri bozmayı başardı. Veri tabanına yüklenen sesleri analiz ederek kendi melodisini ve tarzını oluşturabilen yapay zeka algoritmaları, birçok firma tarafından kullanılıp geliştirilmeye başlandı bile. Örneğin İsrailli firma Sweaty Machines, sözleri ve melodisi yapay zekaya ait bir Eurovision şarkısı oluşturdu. “Blue Jeans and Bloody Tears” şarkısı, bugüne kadar başarılı olmuş şarkılardan analiz edilerek oluşturuldu. Bunun dışında Sony’nin Flow Machine yazılımı, sözleri bir besteci tarafından yazılan “Daddy’s Car” şarkısının müziğini yaptı. Son olarak da bir yapay zeka şirketi olan Amper, Taryn Southern ile ortak bir çalışmaya imza attı. Müzik tarzı, şarkının ruh hali ve vuruş sayısı Amper tarafından seçildi ve müziği yapay zekayla oluşturuldu.
Edebiyatta da yapay zeka izleri görmek mümkün
Bildiğimiz üzere yapay zekanın kendine ait duygu ve düşünceleri yok. En azından şimdilik... Haliyle şiir yazmak, hikaye yazmak yapay zekanın sınırlarını zorlayacak şeyler. Ancak, bu alanda da yapay zeka bizi şaşırtmayı başarıyor. Aynı resim ve müzikte olduğu gibi edebiyatta da benzer algoritmaları çalıştırarak şair robotlar ve yazar robotlar oluşturulmaya başlanmış bile. Veri tabanına yüklenen binlerce şiirle birlikte kendi kendine yeni şiirler üreten yapay zeka çalışmalarının bazıları o kadar iyi ki yapay zeka olduğunu anlamak mümkün değil.
Google’ın geliştirdiği “Şiir Portreleri” isimli projede, 20 milyon kelimenin öğretildiği algoritma sayesinde iki mısralık şiirler oluşturuluyor. Oluşturulan sistem, öğretilen şiirlerin tarzını taklit ederken kendi özgün eserlerini üretebiliyor. Türkiye’den de benzer çalışmaları görmek mümkün. Sanatçı ve yazılımcı Bager Akbay’ın tasarlayıp geliştirdiği şair robot Deniz Yılmaz, kendisine ait basılmış “Diğerleri Gibi” adında bir kitabı bulunan bir yapay zeka.
Bunun yanı sıra Utku Şen İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünde bitirme tezi olarak şair robot fikrini Yrd.Doç.Dr Tuğba Yıldız danışmanlığında hayata geçirmiş. Dokuz ayda tamamlanan ve ROMTU adı verilen proje 500 milyon kelime dağarcığı olan bir şair robotla sonuçlanmış. Kanadalı Adam King’in geliştirdiği Talk to Transformer uygulaması da benzer bir yapay zeka algoritmasını kullanıyor. Web sitesi üzerinde hikayenin başlangıcını birkaç kelimeyle oluşturmanız yeterli. Algoritma, devamını sizin yazım tarzınıza uygun olarak devam ettiriyor. Bu tarz yapay zeka algoritmalarını da edebiyatın pek çok alanında göreceğiz gibi gözüküyor...