Olgunlaşmamış kabul edilen sosyal davranışlar sergileyen kişilerde görülen Peter Pan Sendromu, günümüz dünyasının popüler psikolojik terimlerden biri. Peter Pan’ler asla sorumluluk almıyor, duygularından kaçıyor, bağ kurmuyor.
Büyümek! Ara sıra sıkıcı gelen fakat hayatın her alanda sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmek için yapmak zorunda olduğumuz bir şey. Üstelik yaşam boyunca devam etmeli ve gelişmeliyiz. Fakat bazıları büyümeyi hiç istemiyor ve zorunlu da görmüyor. Bu kişilerin yaşadığı duruma ise Peter Pan Sendromu deniyor. Sendrom ismini 1912 yılında İskoçyalı yazar James Matthew Barrie’nin kitabında yarattığı kurgu karakter Peter Pan’den alıyor. Çoğumuzun bildiği, okuduğu veya izlediği bu karakter; eğlenceli, cesur, maceracı fakat unutkan, küstah ve bencil karakter özellikleri sergiliyor. İlk olarak Dr. Dan Kiley'nin 1983 yılında yayımladığı "Peter Pan Sendromu: Hiç Büyümemiş Erkekler" kitabında geçen bu kavram; popüler bir psikolojik terim olarak tanımlanıyor.
Olgunlaşmamış ve yetişkin özelliği olmayan davranışlar sergileyen kişilere atfedilen Peter Pan Sendromu’nda bağlılık ve iş konusunda devamlılık eksikliği, günlük işlerini yapmama, sorumluluk almama, erteleme, kararsızlık, güvenilmez olma, problemleri için başkalarını suçlama gibi sorunlar gözlemlenebiliyor. İş, arkadaş ve aşk ilişkilerinde sorunlar yaşayan ve benmerkezci davranışlar sergileyen bu kişiler, özetle büyümekte zorluk çekiyor.
Bağ kurmaktan kaçış ve hislerin farkında olmama
Peter Pan Sendromu, kolay teşhis edilemiyor ve henüz tanı olarak kabul edilmiyor. Narsistik kişilik bozukluğu rahatsızlığıyla benzer belirtiler gösteren sendrom, sürekli olarak desteklenme arayışında olanlarda ve bencil davranışlar sergileyenlerde görülebiliyor. Kendinden veya yakınından destek görmediğinde, zaman kaybetmeden başka bir iletişimi arayışına geçen Peter Pan Sendromu yaşayan kişiler, bağlardan ve çatışmalardan kaçabiliyor. Çatışmadan kaçışı ise ne hissettiğini hiç düşünmeden bilinçsiz ve otomatik olarak görülüyor. Sonsuz yardım ve destek gördüğünde de bağımlı ilişkiler kurabiliyor.
Herhangi bir kültür veya cinsiyetle bağlantısı olmayan bu sendrom, erkeklerde biraz daha yüksek oranda görülebiliyor. Sebebi tam olarak bilinmeyen; aşırı korumacı ve müdahaleci ailelere sahip olan kişilerde görülebilen bu sendrom, kişinin başının çaresine bakmasını, gerçek hayatın zorluklarıyla uğraşmasını ve sağlıklı sınırlar koymasını zorlaştırabiliyor. Erken yaşta hissedilen yüksek kaygı ve yalnızlık hissi, yetişkin olmanın önünü kapayabiliyor. Çocukluğunu yaşayamayan kişilerde de izlenebilen bu sendrom, kişinin yetişkin olduğunda çocukluğunu yaşama isteğiyle sonuçlanabiliyor.
Tedavi süreci duygulara odaklanıyor
Otorite ile zorluk, düşük öz saygı, tolerans düşüklüğü, kaygı ve üzüntü gibi rahatsızlık verici durumlarda tahammül azlığı yaşayan Peter Pan Sendromlu kişilerin, bir uzmandan destek alması gerekiyor. Zihinsel bir sorun, aile geçmişi ve çocukluk travması taramasıyla başlayan terapi süreci, kişilerin duygularını fark etmesini, bunları yaşamasını ve sorumluluk almasını amaçlıyor. Tedaviye yanaşmayan ve sonuna kadar kaçma eğiliminde olan bu kişilerin olumlu ve çekici tarafları da yok değil. Bu sendromu yaşayan kişiler ilk izlenimde; heyecanlı, maceracı, eğlenceli ve sevecen davranışlarıyla ilgi çekebiliyor.
Wendy Sendromu’ndan da bahsediliyor
Yine James Matthew Barrie’nin ilgili eserine gidiyoruz ve Peter Pan’e inanan, ona eşlik eden üç kardeşten biri olan Wendy karakterini hatırlıyoruz. Şöyle bir fark var ki Wendy, Pan’in aksine büyümeyi tercih eden bir karakter. Wendy Sendromu adı da buradan geliyor. Bu sendrom, Peter Pan Sendromu yaşayan kişiye izin veren, onun sorumluluklarını alan kişiyi tanımlıyor. İyi niyetli ve destekleyici davranışlar sergileyen Wendy Sendromlu kişiler ve sorumluluk almaktan kaçan Peter Pan Sendromlu kişiler birbirilerinden beslenmeye başladıkları anda iletişimleri tıkanabiliyor, bağımlı bir ilişki düzenine geçebiliyorlar.
Kaynak: