Hafızamızın çok iyi olduğunu, önemli anıları daha net hatırladığımızı düşünsek de bazı durumlar geçmişi istemeden çarpıtmamıza ve yanlış hatırlamamıza neden oluyor. 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü kapsamında, oldukça yaygın görünen sahte anı sendromunu inceledik.
Başka hayatları etkileyebiliyor
Çoğumuz hafızamızı kusursuz, doğru ve net bir kayıt cihazı olarak tanımlarız. Net hatırlayamadığımızda veya emin olmadığımızda da hafızamızın diğerleri kadar iyi olmadığını düşünürüz. Çok sık görülen sahte anı sendromu ise unutmak veya karıştırmak ilgili değil. Anıları belirgin bir şekilde farklı hatırlamakla ilgili bir sorun ve zararsız olduğu kadar kötü sonuçlara da yol açabiliyor. Sahte anı sendromu ufak bir olayı farklı hatırlamaktan, bir suça şahit olan görgü tanığının olay anını yanlış hatırlamasına kadar uzanıyor.
Anılarımız güvenilir mi?
Sahte hafıza, sahte bellek veya sahte anı sendromu olarak bilinen bu psikolojik durum; insanların geçmişteki bazı anları yanlış, hayali veya çarpıtılmış hatırlamasına neden oluyor.
Sahte anı sendromu yanlış bilgi ve bilgi kaynağının yanlış ilişkilendirilmesi sonucu oluşabiliyor. Var olan bilgi ve anılar, yeni bir anının oluşmasına müdahale edebiliyor ve yanlış hatırlanmasına yol açıyor. İnsanın zihni tanık olmadığı yaşanmış olayları dinlerken gerçekleşmemiş anılar oluşturabiliyor ve eksik kalan yerleri doldurabiliyor.
Duygusal olarak bizi yoran bir anıyı hatırlarken de aynı durumu yaşayabiliyoruz. Güçlü duyguların daha net hatırlandığını düşünsek de anıdaki ayrıntıları çarpıtma ve yanlış anımsama durumları sık sık görülüyor. Üstelik son yapılan araştırmalarda, olumsuz duyguların yanlış anılara yol açma ihtimalinin daha yüksek olduğu ispatlanmış durumda.
Sık görülen bir diğer sahte anı sendromu ise bir anının ayrıntılarını, başka bir anının ayrıntısıyla karıştırmak. Yanlış atıf olarak adlandırılan bu durumda, geçen yıl iş yerinde yaşanan bir olayı, sanki bu yıl yaşanmış gibi anlatılabiliyor. Farklı olayların anıları, tutarlı bir şekilde tek hikayede birleştiriliyor; çocuklukta kurulan hayallerin aslında gerçek olduğuna inanılıyor. Tekrar belirtelim; bu sendromun varlığından bahsetmek için anıları karıştırmak değil, yaşanmamış bir anıyı net bir şekilde hatırlayarak gerçek olduğuna emin olmak gerekiyor.
Deneylerle ve araştırmalarla ispatlanmış
Bilişsel psikoloji ve hafıza alanında çalışan psikolog Elizabeth Loftus 1970’lerde yaptığı bir deneyde, suçlar ve kazalarla ilgili anılara sahip insanlar üzerinde çalışmalar gerçekleştiriyor. Araştırmada, kurgulanmış bir kaza anı deneklere izletiliyor. Gruplara ayrılan deneklere, “Arabaların parçalanma esnasındaki hızı neydi?” ve “Arabaların çarpışma esnasındaki hızı neydi?” soruları sorulur. Soruların arasına “Cam kırığı gördünüz mü?” sorusu yerleştirilir. “Parçalanma” kelimesiyle soru sorulan grubun yüzde 32’si, cam parçaları olduğunu tarif eder. “Çarpışma” kelimesiyle sorulan grupta ise cam kırığı yüzde 14 oranında tarif edilir. Fakat videoda gösterilen kurgu kazada, hiçbir cam kırığı yoktur.
Elizabeth Loftus, bu konuda çalıştığı hukuki davaları ve deneyimlerini anlattığı bir TED konuşmasında, hafızayı Wikipedia sayfasına benzetiyor: “Bir konuda bilgi girebilir ve var olan bilgiyi değiştirebilirsin, fakat bunu başkası da yapabilir”. Yani Loftus’a göre insanlar yanlış bilgilendirilirse, hafızaları bozulabilir veya değişebilir. İnternette veya sosyal medyada yer alan yanlış bilgilerin, hafızamızı kirlettiğini söyleyen Loftus; insanların zihnine yeni anı eklenebileceğini ve bunun insanların davranışlarını etkileyebileceğini belirtiyor.
Loftus konuşmasında hafızayı anlatırken şunları söylüyor: “Güvendiğin biri sana detaylarıyla birlikte ve duygularını ifade ederek bir bilgi verse de bu olayın gerçekten bu şekilde yaşandığı anlamına gelmez. Anılar, zamanla bozulur ve değişir. Yeni bilgiler ve deneyimler eklenerek, yaşanan anının detayları farklılaşabilir. Telkin yoluyla, sahte anılar yaratılabilir. Bu sahte anılar gün geçtikçe daha canlı ve gerçek hale gelir. Gerçek anıları ve sahne anıları ayırt etmek zordur.”
Elizabeth Loftus, TED konuşmasını şu sözle bitiyor: “Hafıza, özgürlük gibi kırılgan bir şeydir.”
Kaynak: