Harekete geçmenin tam zamanı

Harekete geçmenin tam zamanı

Fiziksel hareketin temel olduğu bir yaşamın beden ve ruh sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini vurgulayan 3-4 Ekim Dünya Yürüyüş Günü, değişmenin ve adım atmanın miladı olabilir.  

İnsan anatomisi ve fizyolojisi, harekete ve fiziksel aktiviteye oldukça uyumlu bir şekilde değişip dönüştü. Bu nedenledir ki çeşitli hareket biçimlerini destekleyen kas, iskelet, sinir ve dolaşım sistemleri ile yapılanmış insan bedeni, sağlıklı ve verimli çalışabilmek için düzenli fiziksel aktiviteye ihtiyaç duyuyor. Günümüzde, modern dünyanın getirdiği imkanlarla beraber artan fiziksel hareketsizlik ise birçok ciddi sağlık sorununa yol açabilen önemli bir risk faktörü. Düzenli egzersiz ve fiziksel aktivitenin eksikliği, kalp ve damar hastalıklarından tip 2 diyabete, zihinsel ve ruhsal sorunlardan metabolik sendromlara kadar birçok sağlık problemine yol açabiliyor.

Dünya genelinde sporun ve fiziksel aktivitenin yaygınlaştırılması amacıyla 1960’larda kurulmuş bir organizasyon olan TAFISA (Trim And Fitness International Sport for All Association) kabaca çevirisiyle “Uluslararası Herkes İçin Spor Derneği” 1991 yılında "Dünya Yürüyüş Günü"nü ilan etti. Bugün de olduğu gibi 90’lı yıllarda da yürüyüş aktivitesi, basit ve herkesin kolayca katılabileceği bir egzersiz olduğu için hızlı bir şekilde uluslararası düzeyde ilgi görmeye başladı.

O yıllardan bu yana her yıl, ekim ayının ilk hafta sonuna denk düşen günlerde ya da ekim ayı içinde ülkelerin belirledikleri farklı tarihlerde kutlanan Dünya Yürüyüş Günü, ülkemizde de 3-4 Ekim’de insanları bir araya getiriyor. Hareketsiz yaşam tarzının yarattığı sağlık sorunlarına dikkat çekerek toplumu daha aktif bir yaşam biçimine de teşvik ediyor. Türkiye ile birlikte 170'den fazla ülkede milyonlarca insanı, sağlıklı bir beden ve zihin için buluşturan Dünya Yürüyüş Günü, sosyal iyilik haline de katkıda bulunuyor. 

Sağlıklı bir yaşamın en basit anahtarlarından biri olan yürüyüşü günlük yaşantınıza eklemek, yaşam kalitenizi artıracaktır.
Sağlıklı bir yaşamın en basit anahtarlarından biri olan yürüyüşü günlük yaşantınıza eklemek, yaşam kalitenizi artıracaktır.

Yürüyüşün fiziksel ve zihinsel faydaları

Yürüyüş, herkesin kolayca uygulayabileceği bir egzersiz türü olmasıyla öne çıkıyor. Hem ulaşılabilir hem de uygulanabilir olan yürüyüşün vücut üzerinde birçok olumlu etkisi bulunuyor.

Kaslar güçlenir: Özellikle bacak, kalça ve karın kaslarını çalıştıran yürüyüş, zamanla kişinin kas gücünü artırarak çok daha dengeli ve güçlü bir vücut bütünlüğü sağlıyor.

Kalp sağlığı korunur: Düzenli yürüyüş yapanlarda, kalp-damar sağlığının iyileştiği ve tansiyon seviyelerini dengelendiği biliniyor. Uzmanlara göre yürüyüş, kalp hastalıkları riskini azaltmada da etkili bir araç olarak karşımıza çıkıyor.

Kilo kontrolü desteklenir: Haftada birkaç kez yapılan tempolu yürüyüş, kalori yakımına ve kilo kontrolüne yardımcı oluyor.

Kemik sağlığı korunur: Düzenli yürüyüş yapmanın kemik yoğunluğunu artırarak ileri yaşta daha sık görülebilen osteoporoz (kemik erimesi) gibi hastalıkların önüne geçebileceği kaydediliyor.

Yürüyüş, serotonin ve endorfin seviyelerini artırarak kişiye daha pozitif bir ruh hali sağlar.
Yürüyüş, serotonin ve endorfin seviyelerini artırarak kişiye daha pozitif bir ruh hali sağlar.

Yürüyüşün zihinsel faydaları da özellikle depresyona, hafızaya ve yaratıcılığa olumlu etkilerde bulunuyor. Araştırmalar, düzenli yürüyüşlerin beynin hafıza ve yaratıcılık bölgelerini aktive ettiğini, stres hormonlarını azalttığını ve genel ruh halini iyileştirdiğini gösteriyor. Yürüyüşün zihinsel sağlık üzerine etkileri de şöyle sıralanıyor:

Zihni güçlendirir: Yürüyüş esnasında kan dolaşımı hızlandığından beyne daha fazla oksijen gidiyor. Böylelikle hafıza kapasitesi artıyor; odaklanma ve konsantrasyon yetenekleri güçleniyor.

Stresi azaltır: Özellikle doğada, ormanda ya da deniz kenarında yapılan yürüyüşler, doğal olarak stres seviyesini düşürür. Açık havada olmak, zihni dinlendirerek mutluluk hormonu salgılanmasını artırıyor.

Ruh halini iyileştirir: Özellikle depresyon, kaygı ve mevsimsel duygu durum bozukluğu gibi rahatsızlıklarla mücadeleyi kolaylaştıran yürüyüş, serotonin ve endorfin seviyelerini artırarak kişiye daha pozitif bir ruh hali sağlıyor.

Yaratıcılığa destek verir: Bilimsel çalışmalar, yürüyüş sırasında beynin daha yaratıcı düşünmeye yöneldiğini, problem çözme becerilerinin geliştiğini gösteriyor. Özellikle ormanda ya da deniz kenarında yürüyüş yapmak, zihnin daha berrak ve yaratıcı olmasına katkı sağlıyor.

Görülüyor ki 3-4 Ekim Dünya Yürüyüş Günü’nü fırsat bilerek günlük akışa yürüyüşü dahil etmek, beden ve zihin sağlığı açısından son derece doğru bir karar olacaktır. Bu sağlıklı alışkanlığı bir yaşam biçimi haline getirmek, sabahları kısa bir yürüyüşle güne başlamak ya da akşam işten sonra yürüyüş yapmak hem fiziksel hem de zihinsel olarak iyilik halinin ilk adımı olarak kabul edilebilir.

Unutulmamalı ki her adım sağlıklı bir hayata daha da yaklaşmak anlamına gelir! Yürüyüşle hayatı dönüştürmek için harekete geçmenin ve her adımın tadını çıkarmanın tam zamanı!