Yeşil ve Mavinin Dansı; Gölyanı Yaylası

Yeşil ve Mavinin Dansı; Gölyanı Yaylası

Yeşilin her tonuna şahitlik edebileceğiniz Karadeniz'in, şairlere ve yazarlara ilham verebilecek güzellikteki yaylalarından biri Gölyanı Yaylası. Hani "pamuklara saralım öyle saklayım" diyebileceğimiz yerlerden biri. Giresun’un Yağlıdere ilçesine 49 kilometre uzaklıktaki yayla, kesin korunacak hassas alan olarak ilan edilmiş.

Karadeniz, şüphesiz gezi planlarınıza ilk almanız gereken yerlerden biri. Özellikle motosiklet kullanıcıları için ayrı bir yeri var. Muhteşem doğası, kültürel ve tarihi mirasları, neşeli ve misafirperver halkı ile unutulmaz anılar biriktirebileceğiniz bir coğrafya. Ancak; bu gezimizde anladık ki, ülkemizin fındık diyarı Giresun için ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Maalesef tam anlamı ile keşfedilememiş şehirlerden biri bizce. 

Giresun'a Davet Aldık

Ara ara Giresun'da ki köyüne kaçarak kendini sıfırlayan, değerli dostumuz yönetmen Fedai Çakır'dan defalarca davet almıştık. Yolumuz oralara düşünce hemen haberleştik ve buluştuk. Tabi bir araya gelince tüm sohbet Giresun'da görmek istediğimiz yerler üzerine olmuştu. Her zaman olduğu gibi takdire şayan bir misafirperverlik örneği gösterdi bize. Çok teşekkür ederiz. Sohbet esnasında planımızı yaptık ve sabahın ilk ışıkları ile onun mihmandarlığında Yağlıdere ilçesinin saklı cenneti Gölyanı Yaylası'na döndürdük tekerimizi.      

Zor Yolların Sonu, Güzelliklere Çıkar

Giresun'un Yağlıdere İlçesi'ne bağlı Sınır Köyü sınırlarında kalan ve ilçeye 49 kilometre uzaklıktaki Gölyanı yaylasına giderken asfalttan bir süre ayrılmanız gerekiyor. Yaylaya çıkan o 8 kilometrelik yol tamamen doğal ve stabilize bir yol. Motosiklet ile zaman zaman çok zor bir yol oldu. Hem dik, hem de yer yer büyük yarıklardan geçmek zorunda kaldık. Ama bizim zaman içerisinde tecrübelerimiz ile edindiğimiz bir mottomuz var ve böyle durumlarda hep ona sarılıyoruz. Zor yolların sonu mutlaka güzelliklere çıkar. Hiç yanıltmadı şimdiye kadar, burada da öyle oldu.    

Yeşil ile Mavinin Dansı

"Artık yeter, bitsin şu yol" dediğimiz yerde karşımıza çıkan manzara ile tüm zorluğu unutmuştuk bile. Birbirimize bakıp, hiçbir şey söylemeden gülümsüyorduk sadece. Bu muhteşem manzarayı destekleyen minik bir göl ve parmak ile sayabileceğimiz kadar az yapı ve onlarda tamamen doğal yöresel yapılar. Beton kirliliği ise sıfır. İlk aklımıza gelen ise yolunun bu kadar zor olmasının burayı korumuş olabileceğiydi ki, hemen detayları öğrendik.  

Yemyeşil çayırları ile hayran kaldığımız yaylanın sakinleri, hayvanları ile köyden buradaki evlerine göç etmeye mayıs ayında başlıyorlar. 1530 rakımlı yaylada yaptıkları otantik evlerinde konakladıktan sonra, daha üst rakımdaki yaylalara göç ediyorlar. Burayı aslında ara bir dinlenme ve konaklama noktası gibi kullanıyorlar.

Kesin Korunacak Hassas Alan

Yaylaya ismini veren ve ekstra bir güzellik katan minik göl, 1950'li yıllarda köy halkı tarafından hayvanların su içmesi için kullanılıyormuş. Şeffaf suyu nedeni ile gölde birkaç hayvanın hayatını kaybetmesi üzerine köy halkı da can ve mal kaybını önlemek adına gölü doldurmaya çalışmış. Ancak bilinçsizce yapılan bu uygulama gölün zarar görmesine sebep olmuş. Yaylanın, "kesin korunacak hassas alan" olarak tescil ve ilan edilmesinin ardından yaylanın doğallığı korunabilmiş.

Yöreye Özgü Ahşap Evler

Yaylacıların daha yukarıdaki yaylalara giderken ya da dönerken geçici barınma alanı olarak kullandığı Gölyanı Yaylası'ndaki ahşap evler, yöreye özgü hartama tekniği ile yapılan çok özel evler. Öyle ki; yurt dışından bile bu bu yapıları incelemeye geliyorlarmış. Yaylada yeni bir yapılaşmaya müsaade edilmediğini öğrenince çok sevindik ama üzücü olan kısım ise restorasyon da yapılamıyor olması. Bunun sebebi ise ahşap evleri yapan hartama ustalarının sayısının iyice azalması. Burası gerçek Karadeniz köylerini yaşatan, belki de tek kalmış örnek.

Kamp Yapmak İstiyoruz

Böyle güzel bir doğa görünce ilk aklımıza gelen de kamp yapmak oldu. Doğayı tam anlamı ile hissedebileceğiniz, hani derler ya sıfırlanabileceğiniz bir yer burası. Kamp ve doğa yürüyüşleri yapmak için bulunmaz bir güzellik. Yaylada bir market ya da benzeri bir işletme yok. Ancak girişte yine yöresel mimari ile yapılmış bir et lokantası var ve yaz aylarında açılıyormuş. Burada wc ve içme suyu var. Benzer etkinlikler için gelecekseniz eğer elzem ihtiyaçlarınızı yanınıza almanızda fayda var. Biz en kısa zamanda kamp yapmak için geri döneceğiz.   

Manzaraya Doyum Olmaz

Yaylada oradan oraya koştururken karnımız acıktı. Neyse ki, düşünceli mihmandarımız Fedai abi hazırlıklı gelmiş. Ama "yemek için sizi başka bir noktaya götüreceğim" deyince hemen atladık motorumuza. Çıktığımız noktada gördüğümüz manzaralar keyfimize keyif kattı. Menümüzde Karadeniz ekmeği, üzüm, peynir ve manzara var. Hem karnımız hem de gönlümüz doydu. 

Yemyeşil doğası, göz alıcı güzelliği, çevredeki dağlar ve ahşap evleriyle Gölyanı Yaylası kartpostalları süslemeye layık bir manzaraya sahip.

Pamuklara Sarıp Korumalıyız

Ülkemiz doğal güzellikleri ile turist akınına uğrayan cennet vatan. Gerçek doğal güzelliğin en önemli örneklerinden biri Gölyanı Yaylası. Dikkatleri üzerine çekmeye başladığında ise önce yerel yönetimlerimiz, yöre halkı ve biz burayı mutlaka korumalı ve gözümüz gibi bakmalıyız. Bu bölgeye olur da yolunuz düşerse, ne olur arkanızda bıraktığınız sadece ayak iziniz olsun.

Bizi sosyal medya hesaplarımızdan anlık olarak takip edebilirsiniz. Yeni yazılarımızda buluşmak üzere. 

Sağlıcakla kalın...

instagram.com/quick_routes