Tarihi Likya yolunun en uğrak noktalarından biri olan Gelidonya Feneri, Türkiye kıyılarının en yüksek feneri. 2007 yılında aldığı “Türkiye’nin En Güzel Manzarası” ödülü ile adından sıkça söz ettiren bu yalnız güzel, Antalya körfezinin en batı ucunda yıllardır denizcilere yol gösteriyor.
Bergama kıralı İkinci Attalos’a yeryüzündeki cennet olarak sunulan Antalya’da günlerce döndürdük iki tekerimizi. Çünkü her kilometresi görülmeye değer. Doğal güzelliklerinin yanında her tarafından tarih fışkırıyor adeta. Antalya’nın Kumluca ilçesi sınırları içerisindeki Gelidonya Feneri ise "mutlaka görmeliyiz" dediğimiz yerlerden biriydi.
Gemicilerin Korkulu Rüyası
İlk çağ kaynaklarında Kutsal Burun söz edilen buruna Piri Reis, Şilden Burnu demiş. Antalya körfezini çevreleyen Teke yarımadasının en uç noktasında konumlanan Gelidonya Feneri’nin hemen önündeki beş adalar bölgesi, geçmişte denizcilerin korkulu rüyası olmuş. Bölgedeki ters akıntılardan dolayı, Antalya körfezinin en tehlikeli yeri. 1960 yılında yapılan ilk bilimsel sualtı araştırması bu sularda gerçekleştirilmiş. George F. Bass ve ekibinin incelediği İ.Ö. 15. yy’a ait batık gemi de Bodrum Sualtı Müzesinde sergileniyor.
Akdeniz kılavuz fenerlerinden biri olan Gelidonya Deniz Feneri’nin 1934 yılında inşasına başlanmış, 1936 yılında hizmete açılmış. Böylelikle Türkiye’nin denizden en yükseğe inşa edilen deniz feneri ünvanını da kazanmış.
Ödüllü Manzarayı Görmek Hiç Kolay Değil
237 metre yüksekliği ile Türkiye kıyılarının en yüksek feneri olan Gelidonya Feneri’ne ulaşmak hiç kolay değil. Bu güzel manzarayı görmek için iki seçeneğiniz var. Biri Adrasan’dan başlayan ve 12 kilometrelik tamamı zor bir yürüyüş yolu, diğeri ise bizim de seçtiğimiz ve daha az zor olan, son 2 kilometresine kadar motosikletimiz ile ulaşabildiğimiz Karaöz sahilinden uzanan yol.
Biz, Adrasan’da konaklayıp sabah erkenden atladık motosikletimize ve Karaöz sahiline kadar asfalt bir yoldan indik. Sahilden sonra çam ağaçları içerisinden devam eden, 5 km’lik toprak yolu aştıktan sonra Gelidonya Feneri tabelasının bulunduğu noktaya geldik. Burada artık aracınızı bırakmak ve orman içerisine doğru yaklaşık 2km kadar yürümek zorundasınız. Daha önce buraya gelenlerin, tabelaya kazıyarak yazdıkları noktaları okuyunca biraz korkmadık değil ama biz kararımızı vermiştik. Bu çok özel ve masalsı manzarayı görmek istiyoruz.
Yanımıza yük yapmamak için eşyalarımızı motosikletimizde bırakıp, sadece su ve minik atıştırmalıklar alarak yürümeye başladık. Burnumuza gelen mis gibi çam, ıhlamur ve kekik kokuları arasında yolun büyük bölümünü tamamladık. Fenere yaklaşık 500 metre kala patika yolun en dik olduğu etap başlıyor. Özellikle burayı dinlenerek çıkmanızı tavsiye ediyoruz. Motosikletimizi bıraktığımız noktadan Gelidonya Feneri’ne bizim ulaşmamız yaklaşık 40 dakika sürdü. Bu dinlenme molalarınıza ve temponuza göre değişebilir.
Buraya mutlaka rahat bir yürüyüş ayakkabısı ile gelmelisiniz. Yürüyüşe başlamadan önce yanınıza mutlaka yedek suyunuzu almalısınız. Eğer yaz aylarında gelecekseniz, güneş kavurmaya başlamadan bu yürüyüşü mutlaka bitirmelisiniz. Sıcak bir havada çok daha zor olacaktır.
Akdeniz’in Yalnız Güzeli
Vazgeçmeyin sakın. Yukarı çıktığınızda bu özel manzarayı doya doya içinize çekebilmek için, önce biraz dinlenin. Yıllardır tek başına duran beyaz güzelin önünde, Beş Adalar ve masmavi sonsuz bir deniz. Gelirken çektiğiniz tüm zorlukları size unutturacak muhteşem manzara. Eğer bizim gibi turizm sezonunda gelmediyseniz, insan seslerinden uzak, doğanın doğal sesleri ve mis gibi kokular içerisinde kendinize geleceksiniz.
Çam ve adaçayı kokuları arasında Akdeniz güneşiyle yıkanan Gelidonya Feneri, Türkiye’nin en etkileyici ve en güzel manzaralarından birine sahip. Nefes kesiyor. Zor bir tırmanışla varmış olsanız bile, karşınıza çıkan bu etkileyici görüntü tüm yorgunluğunuzu unutturuyor.
Bir tarafında masmavi deniz, diğer tarafında yemyeşil orman ile çevrelenmiş feneri birçok noktadan fotoğraflamak isteyeceksiniz. Bu muhteşem manzara 2007 yılında Türkiye’nin en güzel manzarası seçilmiş.
Yalnızlığın Ortakları
Gelidonya Feneri 1944’ten günümüze dek 3 kuşak Demir ailesi tarafından çalıştırılmış. İlk fenerci 1944 yılına kadar çalışıyor ve buradan gitmek istiyor. Dede Ali Demir, işe talip oluyor ve 1944’te eşini ve iki çocuğunu da yanına alarak fenerin 2 odalı lojmanına yerleşiyor. Suyu, yolu, elektriği yok.
Fenerde ailesiyle baş başa 28 yıl geçiren Ali Demir’in 1972’de emekli olmasıyla yerine oğlu Hasan geçmiş. Beş çocuğu ve eşiyle burada kalan Hasan Demir de 1998’e kadar fenerin bakımını üstlenip, daha sonra işi en küçük oğlu Mustafa Demir’e devretmiş.
Halen fenerin bakımını yapan kırklı yaşlarındaki Mustafa Demir artık gardiyan binasında yaşamıyor. Yaşadığı Finike’den ayda bir kez fenere giderek kontrollerini yapıyor. Fener günümüzde güneş enerjisi ile çalışıyor.
Kamp Yapabilirsiniz
Gelidonya Feneri, Likya yolu üzerinde olduğu için her yıl binlerce turisti ağırlıyor. Bunların büyük çoğunluğu da normal şartlarda 30-40 gün süren ve Dünyanın en uzun antik yürüyüş yolları arasında olan Likya yolunu yürüyenler. Bundan dolayı fener etrafından kamp yapmak serbest. Ancak burada kamp yapmak için tüm elzem ihtiyaçlarınızın yanında olması şart, zira etrafınızda hizmet alabileceğiniz herhangi bir yer yok. Eğer bizim gibi Karaöz sahili tarafından geliyorsanız, yolunuz üzerindeki Korsan Koyu civarında her türlü imkanı olan ve denize çok yakın kamp alanları mevcut. Buralarda kamp yapıp Gelidonya Feneri'ne günübirlik çıkabilirsiniz.
Antalya ile Mısır arasında göç eden kırlangıçların da mola noktası olan Gelidonya Feneri'nde, gözlerimize bayram ettirip, anı torbamıza en güzel manzaralı anıları ekledik. Türkiye'de mutlaka görmelisin listesi oluşturursak eğer, Gelidonya Feneri muhteşem manzarası ile ilk sıralarda yerini alır.
Önce Türkiye'yi Keşfedin !!!
Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere. Bizi Quick Routes instagram sayfamızdan da takip edebilirsiniz.
Quick Öğrenci Seyahat Sigortası
Öğrenci seyahat sağlık sigortası eğitsel faaliyetler amacıyla yurt dışına çıkan (Erasmus, uzun süreli eğitim, yüksek lisans, dil okulu vb.) öğrencilerin yaptırması gereken bir sağlık güvencesidir.
