Sürekli aynı parfümü kullananlar için anlamlı olmayabilir ama ortama, mevsime göre farklı parfümler kullananlar için mevsim değişimleri keyiflidir. Sonbahar benim için bu anlamda eğlencenin başladığı aylardır. Sıcak hava parfüm için zor bir ortam yaratır. Parfüm daha çabuk uçar, sıcak ver ter yüzünden dengesini kaybeder, sıcağın yarattığı baskı parfümün ağırlaşmasına (en azından öyle algılamamıza) neden olur. Ancak Ekim-Mayıs arasındaki dönem bu anlamda rahat bir ortam sunar. Ekim ayından itibaren dolabımın derinlerinde kaybolmuş olan ağır abiler tekrar sahneye çıkar. İlk olarak deri temalı parfümler, ardından tütün ile oynaşalar, amber-tütsü harmanları ve diğer “ağır abiler” tek tek ön sıralara oturmaya başlar.
Parfüm en önemli ilgi alanım ve hayatımın neredeyse tüm alanına yayılmış durumda. Bu yazıda kış aylarında kullanmayı en çok sevdiğim parfümlerden 5 tanesini anlatacağım. Her ne kadar bu yazı bir “tavsiye-öneri” yazısı olmasa da belki size bir fikir verebilir. Kış aylarında kullanmayı sevdiğim parfümlerin genellikle içimi ısıttığını hissederim. Altta kısaca değindiğim parfümlere eğer bir mağazada rastlarsanız mutlaka bir koklayın.
Arkadaşlarım sıkça sorar, “deri kokusu ne demek”. Zor soru. Yıllardır bu soruya vereceğim cevaba aynı cümle ile başlarım; “2-3 ay kullanılmış deri bir mont düşünün. Sanki o montun üstüne en sevdiğiniz parfümü sıktınız ve kokladınız”. Böyle bir açıklama konuyu tam olarak açıklayamaz ama en azından fikir verir. Bu tarzda parfümlerde deri kokusu baş rolde karşımıza çıkar ama tasarımın-harmanın başarısına bağlı olarak arka planda büyük bir şenlik vardır. Rien bu anlamda bana en keyif veren parfümlerden. Arkası daha “tok” bir yapıya sahip. Benim tecrübem parfümün sadece 2 aşamalı bir değişim geçirdiği yönünde. Bazı arkadaşlarım ise daha zengin bir değişimden söz ediyor. İlk başta çok güçlü ve derinin sarıp sarmaladığı bir tütsü ve karabiber kokusu alıyorum, sonra ise olgunlaşıp baharat-odunsu bir yapı üstünde giden bir deri parfümü. Oldukça karakterli bir yapıya sahip. Salon parfümü değil. Etrafa iyi geçinme derdi yok ve her ne kadar unisex olarak sınıflansa da bu fazlasıyla bir erkek parfümü. Daha çok kullanan kişiyi mutlu ediyor. Kullandığım zamanlarda bu parfümü çok az kişi beğendi ama siz seviyorsanız bu çok önemli değil. Parfüm çok güçlü. Kalıcılık ve koku dağılımı etkileyici. Rien ile değişmeli kullandığım diğer deri parfümü ise Boadicea’dan Complex.
Complex aynı tarzda bir parfüm ama sanırım Ud nedeniyle biraz daha sert. Biraz daha animalik bir havası var. Rien ile baş edemediyseniz o zaman Complex sizi süründürecektir. Deri temalı bir parfüm istiyor ama bunu daha yumuşak daha nazik bir şekilde yapmak istiyorsanız o zaman benim “kadife gibi deri” olarak gördüğüm Hermes – Cuir D’Ange” sizin için ideal olacaktır. Hermes aynı zamanda yukarıdaki 3 parfüm arasında kadınlara da çok yakışan bir parfüm.
2 – JOURNEY – Amouage
Amouage en sevdiğim parfüm markası. Honour, Reflection, Jubilation ve yeni çıkan Portrayal favorilerim arasında. Journey ise beni Tom Ford Tabacco Vanille’in egemenliğinden kurtardı. TV bana fazla tatlı ve çikolata havasında geliyor. Gerçi daha sonra radarıma giren ve beğendiğim Xerjoff Naxos’da konu tütün olunca iyi bir alternatif. Ancak Journey, tütün denildiğinde benim favorim. Baharatlı havası tütüne biraz daha ciddiyet katıyor. Bir saat sonra ise en sevdiğim kadifemsi haline ulaşıyor. Kısacası sonbahar kış aylarına çok yakışan, insanı doyuran, etrafı bunaltmadan baskı altına alan bir parfüm. Bu kısmı ayrı bir değer katıyor. Kokunun etrafa dolu dolu yayılması birçok parfüm severin istediği, sevdiği bir durumdur. Ancak eğer bunu yaparken etrafı rahatsız edecek bir yoğunluğa ulaşıyor ise o parfüm etrafı bunaltıyor demektir ve kapalı ortamlarda kullanmamak lazım.
Bence en rafine en karakterli tütün temalı parfüm Journey. Zaman zaman Journey’e burun kıvıranlara rastlıyorum ama bunun bir sebebinin de Aventus ile birlikte belki de en çok taklit edilen parfümün Tabacco Vanille ile aynı arazide yürümesi. Beş yıl önce sanırım karşılaştığım insanların yarısı TV diğer yarısı ise Aventus taklitlerini kullanıyordu. Kısacası eğer tütün kokusunu seviyorsanız onun en kaliteli şekilde parfüm haline dönüşmüş şekli Journey’de.
3- VOLO AZ 686 – PROFVMVM ROMA
Duyduğum, okuduğum bir marka idi ama bugüne kadar bir tane dahi satın almamıştım. Aslında hata etmişim çünkü oldukça güzel, güçlü parfümleri var. Markadan ilk edindiğim ise VOLO AZ 686. Genellikle vanilya ve Hindistan cevizinin ön plana çıktığı parfümleri pek sevemiyorum. Bu iki notanın fazlasıyla üstünde tepindiğimizi düşünüyorum. Hem parfüm sektörü hem de gıda sektörü bu iki notayı çok seviyor. Özellikle tatlı vb. ürünlerde bu iki notaya sık sık rastlıyoruz.
Ancak bu markanın birçok başka parfümü arasından VOLO dikkatimi çekti. Aslında bir hafta kullanınca nedenini daha iyi anladım. Marka parfümün sadece 3 notadan oluştuğunu söylüyor. Gardenya, Vanilya ve Hindistan Cevizi. Bunlar oldukça belirgin ancak arada hafif bir karamel ve altlarda amber vurgusu alıyorum. Ancak tabii ki en belirgin olan ilk üç nota.
Parfüm oldukça yoğun. Kalıcılık akıllara zarar denilecek düzeyde. Kıyafetten neredeyse çıkmıyor, tende ise duş aldıktan sonra bile konuşmaya devam ediyor. Sevmemin nedeni ise insanı kokuya doyuruyor ve tam bunaltıcı olabilecek noktada “ağır” olmaktan kurtuluyor. Kesinlikle unisex bir parfüm hatta feminen tarafa biraz daha yakın. Kış aylarında girdiğiniz her mekanı etkisi altına alacağı kesin. Bu parfümü fark etmemek mümkün değil.
4- DIOR HOMME – PARFUM
Dior Homme serisinin sport, cologne vb. türleri dışında tamamını çok sevdiğimi söylemeliyim. Ancak aralarından birini seçmem gerekse tereddütsüz “Parfum” olanı seçerim. Yıllardır kullanıyorum ve bir defa olsun sıkıldığımı hatırlamıyorum. Zengin bir koleksiyonum var ve niş parfümler çoğunlukta ancak “Dior Homme Parfum” bambaşka bir parfüm. Şu sıralar popüler olanın Intense olduğunu biliyorum ama ben Parfum hayranıyım. Özellikle kış aylarında her ortamda kullanılabilecek bir parfüm bu. Harika şekilde harmana katılmış olan deri notası bence onu diğerlerinden ayırıyor.
Takım elbise ile, casual hatta spor tarzda giyime dahi uygun. Karakterli ve güçlü. Bu arada bu parfümün taklitlerinden yada sahtelerinden kaçının. Çünkü orjinalinden aldığınız keyfi onlardan almanız mümkün değil. Her yerde karşımıza çıkan doldurma parfümcülerde hep sordum ve her seferinde orjinalin yanına bile yaklaşamayan kokular ile karşılaştım. Yukarıda sıraladıklarım ile kıyaslandığında daha uygun fiyatlı ve hemen hemen her parfüm mağazasında bulunabiliyor. Gerçi Intense geldikten sonra Parfüm raflarda azaldı ama ben halen bulabiliyorum. Bu arada parfümü tasarlayan üstat Francois Demachy önünde saygıyla eğiliyoruz.
5- BOTTEGAVENETA POUR HOMME ED.
Böyle bir sıralamaya onun girmemesi benim kendi kendime yapacağım bir haksızlık olurdu. BV Pour Homme her kış büyük bir keyif alarak kullandığım parfümlerden. Çam – Köknar ve deri notalarının muhteşem bir harmanı. İlk 4 parfüm ile kıyasladığım zaman bu belki de okuyanlar tarafından en az beğenilen olacaktır. Bunun sebebi ise bence çam ve köknar’ın parfüme biraz eski havası vermesi.
İlk 1-2 dakika çam ferahlık ve ilginçlik veriyor. Ardından gelen 10-15 dakika içinde koku hızla oturmaya başlıyor ve deri ile çamın bence çok etkileyici olan birlikteliği sahne alıyor. Çam oldukça aromatik bir şekilde devam ediyor. Derinin daha ön plana çıkması ise 1 saat sonunda mümkün oluyor. Takım elbise ile resmi ortamlarda biraz sert kaçacaktır ama daha rahat bir kıyafet ile açık havada size büyük bir keyif verecektir. Biliyorum parfümlerin çoğunda deri notası üzerinde duruyorum. Ancak deri notası ancak soğuk havalarda rahat bir kullanıma izin veriyor. Türkiye gibi genel olarak aşırı sıcakları yaşayan bir ülkede yaz aylarında deri temalı parfüm kullanmak fazlasıyla riskli. 30 yaş ve üstü bu parfümü anlayacaktır. Çünkü daha çok kullanan kişiye dönük bir yapısı var. Yani etrafınızda “ne kullanıyorsunuz” sorusunu soracak insan olmayacaktır. Sizi mutlu kılar ve keyif verir. Yani kendiniz için almanız lazım.
