Özgürlük, keşif, macera, huzur… Bunlar motosiklet meraklılarını her seferinde yollara döken arayışların sadece bazıları. Eğer siz de şehirden çok uzaklaşmadan rüzgarı hissetmek istiyorsanız, İstanbul’un birkaç saat uzağındaki bu rotalar tam size göre…
Boğaz'ın şirin balıkçı köyü: Poyrazköy
Foto Kaynak: zekeriyaipek.blogspot.com.tr
Anadolu yakasındaki Poyrazköy, Anadolu Kavağı'ndan sonra Karadeniz'e doğru bir tepede kurulmuş şirin bir köy. Burası Boğaz'ın en güzel manzarasının seyredilebildiği yerlerden biri. Ama kalabalıktan uzakta sakin bir köy olmasından dolayı da ilgi odağı. Poyrazköy’de üç tane de plaj bulunuyor. Plajın etrafında tesisler ve restoranlar da var. İsterseniz motorunuza atlayıp 600 yıllık Poyraz Kalesi’ne çıkabilir, isterseniz piknik alanlarında ailece piknik yapabilirsiniz.
Köye gelmişken gözetleme kulesini de görmelisiniz. 1778'de Kaptan-ı Derya Cezayirli Hasan Paşa tarafından Fransız mimar Baron de Tott'a yaptırılan bu kulenin giriş kapısının sağında ve solunda personelin kalması için inşa edilen mahzen girişlerinin güzelliğine dikkat etmelisiniz. Bölgede balık restoranları da meşhur. Bahar aylarında günlük taze balık bulunan manzaralı restoranlarından birinde Boğaz havası alabilirsiniz.
İncecik kumuyla: Kerpe
Kerpe İstanbul'dan 150 kilometre uzaklıkta, incecik kumuyla dikkat çeken eski bir balıkçı limanı. Buraya yaklaşık iki saatte varmanız mümkün. Üstelik Kerpe’de Karadeniz'in hırçın dalgaları da yok, deniz çok sakin. İstanbul'un yanı başındaki bu kıyı kasabası kilometrelerce uzunluğundaki kumsalını çevreleyen çam ağaçlarıyla hem ruhunuza hem de gözünüze hitap ediyor. Kerpe'de deniz taşlık değil, sahil incecik kumlarla kaplı.
Kumcağız Koyu, 500 metreye kadar sığ deniziyle dikkat çekiyor. Bölgede Kapri Koyu ya da Kovanağızı Plajı'nı da unutmamak lazım. Kerpe'ye kadar gitmişken sadece deniz keyfi yapmak yetmez. Burada yapılması gereken aktiviteler arasında Pembe Kayalar'ı gezmek de var. Eski Kerpe Yolu'nda trekking yapmak, meşhur Kandıra yoğurdunun tadına bakmak ve köy pazarından organik alışveriş yapmak da mümkün. Kerpe'de konaklamak için de irili ufaklı birçok tesis bulunuyor.
Bin bir renk, bin bir doku: Yedigöller
İstanbul’a 300 kilometre mesafede bulunan Yedigöller Milli Parkı, dört mevsim ayrı güzellikte. Burada bulunan Büyükgöl, Seringöl, Deringöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, İncegöl ve Sazlıgöl, Sülüklü Göl, Sünnet Gölü, Beşpınarlar, Aladağ Göksu ve Gölcük Tabiat Parkları, barındırdıkları endemik bitki türleri ve hayvan nüfusu ile ilgi görüyor. Bolu'nun göllerinde sportif olta balıkçılığı, yayla ve dağlarında ise kuş gözetleme, atlı doğa yürüyüşü ve yamaç paraşütü yapılabiliyor. Milli parkta birkaç günlüğüne kamp yapabilir kayın, meşe, gürgen, kızılağaç, karaçam, ıhlamur ve porsuk ağaçları arasında yürüyebilirsiniz.
Bulutların arasına yolculuk: Çiğdem Yaylası
Sakarya il sınırları içinde, Hendek’e yakın Elmacık Dağları’nda bulunan 1.400 rakımlı Çiğdem yaylası, adını ilkbahar ve sonbaharda kaplandığı çiğdemlerden alıyor. Sakarya’ya bağlı Hendek dönüşünden girdikten sonra Kurtuluş Köyü’ne kıvrıla kıvrıla bir yoldan geçerek varıyorsunuz. Köyden sonra devasa gürgen ağaçlarının altından küçük bir derenin kenarından ilerleyerek önce Turnalı Yaylası’na sonra Çiğdem Yaylası’na ulaşıyorsunuz.
Yapısıyla ilgi çeken evlerin de bulunduğu yaylada topukotu olarak adlandırılan çimle kaplı geniş bir alan, küçük ve hafif eğimli tepeler bulunuyor. Yaylada ilkbahar ve yaz aylarında farklı zorluk derecelerindeki yürüyüş yollarında trekking yapabilir, akşamları çadır kampında konaklayabilirsiniz. Yaylada hiçbir yeme içme ve konaklama tesisi yok ancak Hendek’te Kurtuluş Köyü’ne giden yol boyunca yeme içme tesislerine bolca rastlanıyor. Çiğdem Yaylası’na giden bir başka yol da Dokurcun’dan geçiyor. Yine Dokurcun’da lokantalar ya da alışveriş yapılabilecek yerler bulunuyor.
Eşsiz bir doğa parçası: İğneada
İstanbul’dan yaklaşık üç saatlik manzaralı bir yolculuk ile Kırklareli ilinde bulunan İğneada’ya varılıyor. Güzergahımız Çerkezköy, Saray, Vize, Poyralı, Demirköy ve son olarak da İğneada. İğneada’da denizle orman arasında sulak/ağaçlık, longoz diye adlandırılan bir ekosistem var. Eğer biraz da adrenalin diyorsanız, Mert Gölü’nde kano turu ya da rehber eşliğinde ATV turu diğer seçenekler… Sonra Karadeniz kıyısına inip Limanköy sahilinde denize girebilirsiniz. Burada hemen sahilde mütevazı bir tesis var.
İğneada’da meşe ormanı ağaçlarının yapraklarını bahar ve yaz aylarında yeşilin bin bir tonunda sonbaharda ise sarı, turuncu ve kırmızı ile harmanlanmış bir halde görürsünüz. Bu seyahatin Instagram hesabınızda paylaşabileceğiniz güzel kareler yakalamanızı sağlayacağı kesin.
Pırıl pırıl bir su: Terkos Gölü
Foto kaynak:gezentiler.org
İstanbul'un doğal göllerinden olan Terkos'a ev sahipliği yapan Durusu, günübirlik kaçamaklar ve hafta sonu gezileri için ideal bir rota. Üçüncü havalimanının inşa edildiği alana yakın bir yer burası. Etraf yemyeşil. Otobandan çıkınca sevimli köy evlerinin arasından ilerliyorsunuz. Terkos, İstanbul'un üç doğal gölünden biri. Karadeniz'e çok yakın olan göl, temizliğiyle biliniyor. Yaklaşık bir saatlik bir yolculuk sonrasında ulaştığınız göl çevresinde doğanın tadını çıkabilirsiniz.
Civarda kahvaltı edebileceğiniz çok sayıda mekan var. Bunun yanı sıra özellikle Karaburun'da yer alan balık restoranları, hem fiyat hem lezzet açısından oldukça uygun.
Civarda çok sayıda tesis bulunuyor. İsterseniz piknik de yapabilirsiniz. Belirtmeden geçmeyelim, fotoğraf çekmeyi sevenler de bu geziden memnun olacak. Çünkü hem çevreden hem gölden çok iyi kareler yakalayabilirsiniz.