Meksika, bizler için çok uzak ama bir o kadar da gizemli ve merak uyandırıcı bir ülke. İçinde büyüleyici Maya kenti Chichen Itza’nın da yer aldığı Meksika seyahatimize eşlik ederek siz de bu eşsiz deneyime ortak olabilirsiniz.
*Yaşasın Meksika!
İstikametimiz Meksika’nın Karayipler’e bakan yüzü Yukatan Yarımadası... ABD üzeri gideceğimiz rotada, United Airlines’ın Newark’tan kalkan bir Cancun uçuşu tercih ediyoruz. Bu arada unutmadan hatırlatalım: Eğer Türk pasaportu sahibiyseniz ve pasaportunuzda geçerli bir ABD vizeniz varsa Meksika vize talep etmiyor. ABD vizesi olmayan Türk vatandaşları ise vize işini, belli miktarda harç ödemesi yaparak online olarak kolayca çözebiliyor.
Cancun Havalimanı bizdeki taşra havalimanları gibi son derece kompakt ve pratik. Öyle ki pasaport kontrol ve bagaj işlemleri yarım saat bile sürmüyor. Sonrasında ise B Terminali kapısından çıkıp transfer araçlarını bekleyeceğiniz bölüme ilerlemeniz gerekiyor. Biz gitmeden önce otelden transfer ayarladığımız için çok fazla beklemeden araca biniyoruz. Ancak kapıdan çıkar çıkmaz başınıza bir sürü transferci ve taksicinin üşüşeceğini ve çılgın pazarlıklara girişeceğinizi şimdiden belirtelim.
Meksika’nın Antalyası: Cancun
Cancun’daki ilk günümüzde yüzmek için Playa Tortugas’ı tercih ettik. Ancak deniz tertemiz ve kumlar bembeyaz olsa da gözüm daha derin sulardaydı. Bu nedenle de Kukulcan Bulvarı üzerindeki tur şirketlerinden bir Isla Mujeres tekne turu satın aldık. Cancun açıklarında bulunan ve dünyanın en iyi plajlarına ev sahipliği yapan adaya giderken, meşhur su altı müzesinde şnorkel dalışı yapıp Isla Mujeres’in filmlerden fırlamış havasını bol bol soluma fırsatı bulduk. Cancun’da geçen iki günün ardından, heyecan dolu asıl rotamız Tulum’a gitmek için Downtown’daki otobüs terminalinin yolunu tuttuk.
Ne güzel beldemizsin sen Tulum!
Meksika’da şehirlerarası otobüs ağı oldukça gelişmiş durumda. Bu noktada yapmanız gereken tek şey ADO isimli otobüs şirketinden biletinizi birkaç gün önceden alıp yolun tadını çıkarmak.
İki saat 20 dakikalık bir yolculuğun ardından bohem turistlerin, sırt çantalarının ve tabii ki Şeyma Subaşı’nın uğrak yeri Tulum’a ulaşıyoruz. Zaten Tulum’a adımınızı atar atmaz ne kadar salaş, rahat ve kozmopolit bir şehre geldiğinizi anlıyorsunuz ve ruhunuz da bu ritme ister istemez ayak uyduruyor. İki tarafı minik taco mekanları, mojito barları ve otantik eşya satan butiklerle dolu Tulum Downtown, çok ama çok şirin bir yer. Her daim hareketli ve ilginç insan profilleri ile dolu Tulum sokakları, insanı sıkıcı dünya dertlerinden kısa süreliğine de olsa koparıyor. Ancak Tulum’a geliş amacım elbette sadece sokaklarda dolaşmak değildi. Çünkü buradaki asıl planımız Meksika’nın meşhur cenote’lerinde (su altı mağarası) yüzmek ve biraz da tarihe yolculuk etmekti.
Çılgın turist kalabalığından uzakta bir Chichen Itza deneyimi
Tulum’un plajlarını ve Kaan Luum isimli muhteşem lagününü ziyaret ettikten sonra nihayet sıra Maya Uygarlığı’ndan kalan izleri görmeye geldi. Quintana Roo eyaletinde bulunan Cancun’dan ve Tulum’dan yaklaşık iki saat mesafede olan Chichen Itza şehrine yine ADO firmasına ait otobüslerle gitmek mümkün. Ancak bu antik siteye günde bir gidiş bir dönüş seferi düzenlendiği için araba kiralama formülünün çok daha mantıklı olduğunu söyleyebilirim. Bu arada Chichen Itza’ya yol üzerindeki Valladolid kentinden gitmek gibi bir düşünceniz varsa bizdeki ilçe minibüsü tadındaki Collectivo’larla 45 dakikalık –son derece ekonomik- bir yolculukla kente ulaşabiliyorsunuz.
Dünyanın yedi harikasından biri olan ve UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nin baş sıralarında yer alan Chichen Itza’yı bu kadar önemli kılan şey, insanlık tarihinin en eski ve en gelişmiş kentlerinden biri olması. M.Ö 600 yıllarında kurulduğu tahmin edilen ve 1220’deki İspanyol istilasına kadar varlığını sürdüren bu kent, Meksika’nın Yucatan eyaletinde yer alıyor. Güncel istatistiklere göre yılda 3,5 milyon turist tarafından ziyaret edilen bu büyüleyici kentin ne kadar kalabalık olacağını az çok tahmin ediyorduk ancak tam da bu sırada Instagram’da dolaşırken Chichen Itza ziyareti ile ilgili şahane bir tüyo öğrendik. Normal şartlarda 16:30’da ziyarete kapatılan Chichen Itza’nın kapıları 17:00’de bir saatliğine yeniden açılıyor ve bu ruhani kenti çılgın kalabalıklara takılmadan rahatça gezebiliyorsunuz. Üstelik Chichen Itza’ya 17:00’de girmenin bir diğer avantajı da 240 Peso (14 USD) olan giriş ücretinin 120 Peso’ya düşmesi!
Tanrılara adanmış bir oyun: Pok ta Pok
Chichen Itza antik şehrine girer girmez gördüğünüz ilk şey, ziyaretçilerini tam 2600 yıldır tüm ihtişamı ile selamlayan Kukulcan Piramidi oluyor. Maya mitolojisinde “tanrıların en bilgesi” olarak kabul edilen ve Mayaların sahip oldukları tüm becerilerin kaynağı olduğuna inanılan tanrı Kukulcan’ın adını taşıyan bu piramidin kendi içinde gizemli bir matematiği de var! 55 metre genişliğe ve 30 metre yüksekliğe sahip bu piramidin, dört cephesinin her birinde 91 basamak yer alıyor. Toplam basamak sayısı olan 364 (4×91) sayısına en tepedeki düzlüğü de eklediğimizde, bir yıldaki gün sayısı olan 365’i buluyoruz. Bu da Mayaların matematik ve astronomi konusunda çağının çok ama çok ilerisinde olduğunun somut bir kanıtı.
Bu devasa piramidi uzun uzun inceledikten ve piramidin eteklerinde gezinen dev iguanaların fotoğraflarını çektikten sonra Chichen Itza’nın içinde yer alan bir diğer mekana doğru ilerliyoruz: Belgesellerde bol bol işlenen top sahasına… Rivayete göre bu sahada oynanan futbol ve basketbol benzeri oyunların tuhaf ve bir o kadar da korkutucu bir kökeni var: Mayaların güneş tanrısı Kinich Ahau’nun insan kanı ile beslendiği düşünüldüğü için Kukulkan Piramid’inin tepesindeki sunakta canlı insanların kalbi obsidyenden yapılmış bıçak ile çıkartılarak, kopartılan kafaları ile birlikte cansız bedenleri merdivenlerden aşağı yuvarlanıyormuş. Kurban edilen insanlara ait koparılmış kafalar –kurbanları kutsamak ve tanrıları onurlandırmak adına- top yerine kullanılıyormuş! İşte Chichen Itza’da gördüğümüz taştan oyulmuş dikey potalar da tanrılara adanan “pok ta pok” oyunu için tasarlanmış.
Chichen Itza’daki son 20 dakikamızı ise şehrin diğer ucundaki Cenote Sagrado yani Kutsal Cenote’ye ayırıyoruz. Ancak bu cenotenin 16:30’da kapanması burada yüzme planlarımızı maalesef suya düşürüyor. Saat 17:30’u gösterdiğinde, yakıcı Meksika güneşinin kavurduğu yüzümde dünyanın bu en gizemli yerlerinden birini yakından görmenin verdiği tebessüm ve içimizde tuhaf bir huzurla Chichen Itza’dan ayrılıyoruz.