749’uncu Vuslat Yıldönümü’nde Mevlâna’nın izinde Konya

749’uncu Vuslat Yıldönümü’nde Mevlâna’nın izinde Konya

Bu yıl 749’uncu Vuslat Yıldönümü ile anılan Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî’nin yaşamının büyük bölümünü geçirdiği Konya, yurt içinden ve yurt dışından ilgi görüyor. Şeb-i Arûs törenlerinde Mevlâna ve tasavvuf felsefesinin ruhunu hissedebilir, Konya Müzesi’nde Mevlâna’nın izlerini görebilirsiniz.

“Üç sözden fazla değil, tüm ömrüm şu üç söz; hamdım, piştim, yandım."

Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî

Anadolu’dan yayılan ilim ve inanç felsefesiyle dünyayı aydınlatan Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî, bu yıl 749’uncu Vuslat Yıldönümü ile anılıyor. 13’üncü yüzyılda Anadolu'da yaşamış tasavvufçu, ilahiyatçı, Sufi, mistik bir şair olan Mevlâna Celâleddin, “en büyük sevgili” olarak andığı, büyük bir ilahi aşkla bağlı olduğu Allah’a kavuşma anı olarak tasvir ettiği vefat zamanını, “Şeb-i Arûs” yani “Düğün Gecesi” olarak kabul eder. Şeb-i Arûs etkinlikleri, her yıl çok sayıda insanı Konya’ya çekiyor. Bu vesileyle yazımızda, Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî’nin hayatına bir pencere açıyor; Konya’da onun izlerinin bulunabileceği yerlere gidiyoruz.

“Bir okyanus bir denizin ardından gidiyor”

Asıl adı “Muhammed Celâleddin” olan Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî’nin diğer isimleri arasında, Celâleddin Muhammed Rumi, Celaleddin Muhammed Balkhī, Mevlânâ veya Rumi de yer alıyor. Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî, 30 Eylül 1207 yılında, bugün Afganistan sınırları içerisinde bulunan Belh şehrinde doğuyor. Babası, Sultânü’l-Ulemâ (Âlimler Sultanı) unvanına sahip olan Muhammed Bahâeddin Veled, annesi ise Mümine Hatun’un iki oğlu ve bir kızı bulunuyor. Mevlâna’nın ağabeyinin adı Alâaddin Muhammed, kız kardeşinin adı ise Fatıma Hatun. Babası Muhammed Bahâeddin Veled, Mevlana’nın doğumundan bir müddet sonra, Fatıma Hatun evli olduğundan onu geride bırakıp ailesiyle Belh’ten göç ediyor. Mevlâna ve ailesi Şam’dan sonra Halep üzerinden Anadolu topraklarına girip Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri ve Niğde yolunu takip ediyor, tarih 1222’yi gösterdiğinde Lârende’ye (Karaman) gelip yerleşiyor. Bahâeddin Velet, Karaman’da kendisi için yaptırılan medresede yedi yıl kalarak irşad faaliyetinde bulunuyor.

Hz. Mevlâna anne, babası ve ağabeyiyle Bağdat ve Kûfe üzerinden hac ibadeti yapmak için Mekke’ye gidiyor ve dönüş yolunda Şam’da Muhyiddin İbn-i Arabî’yi ziyaret ediyor. Kafiledekiler oradan ayrılırken İbn-i Arabî, babasının ardından yürüyen Mevlâna’ya bakarak; “Subhanallah! Bir okyanus bir denizin arkasından gidiyor” sözleriyle onun ilminin ne kadar derin ve geniş olduğuna işaret ediyor.

Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat’ın ısrarlı daveti üzerine Bahâeddin Veled ve ailesi, Karaman’dan Selçuklu Devleti’nin başkenti olan Konya’ya göç ediyor. İlk zamanlar ailesiyle birlikte Altunaba (İplikçi) Medresesi’ne yerleşen, vaaz ve irşad faaliyetleriyle meşgul olan Bahâeddin Veled kısa zamanda Selçuklu Devleti içerisinde adı sanı bilinir bir zat oluyor.

Mevlâna Celâleddin ise 1225 yılında Karaman’da Gevher Hatun ile evleniyor. Mevlâna’nın yaptığı bu evlilikten Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi isimli iki oğlu oluyor. Gevher Hatun’un vefatı üzerine ikinci evliliğini Kerra Hatun’la yapan Mevlâna Celâleddin’in Emir Âlim Çelebi isimli bir oğlu ile Melike Hatun isimli bir kızı oluyor. Babası Bahâeddin Veled, 12 Ocak 1231 yılında 85 yaşında iken Konya’da vefat edince Mevlâna, onun yerine geçiyor. Günümüzde İplikçi Camii olarak bilinen yerdeki medresede uzun yıllar dersler veriyor. 17 Aralık 1273 Pazar günü, 66 yaşında iken Konya’da vefat ediyor.

Mevlevilikte sema, kâinatın oluşumunu, insanın âlemde dirilişini, Allah’a olan aşk ile harekete geçişini, “İnsan-ı Kâmil”e doğru yönelişini ifade ediyor.
Mevlevilikte sema, kâinatın oluşumunu, insanın âlemde dirilişini, Allah’a olan aşk ile harekete geçişini, “İnsan-ı Kâmil”e doğru yönelişini ifade ediyor.

Şems ile Mevlâna

Halk hikayelerine, kitaplara ve filmlere konu olan, Mevlâna’nın hayatında dönüm noktası olarak nitelendirilen olay ise Şems-i Tebrizi ile yollarının kesişmesidir kuşkusuz. 1244 veya 1245 tarihinde gerçekleştiği tahmin edilen bu buluşma, medreselerde ders verme, camilerde vaaz etme suretiyle oldukça sosyal olan Mevlâna’nın hayatını değiştiriyor. Mevlâna zamanının büyük kısmını Şems ile sohbet ederek geçiriyor. Şems, Mevlâna’nın en yakın dostu oluyor. Bu durumdan rahatsız olan Mevlana’nın müritleri Şems’in gitmesini istiyor. Baskılar ve huzursuzluk o kadar artıyor ki Şems Konya’yı terk ediyor. Şems’in dönmesi için Mevlâna, elçilerle mesaj gönderiyor. Şems dönüyor dönmesine ancak şikayetlerin yeniden artmasıyla bir daha dönmemek üzere 1247 tarihinde Konya’dan ayrılıyor. Mevlâna Şems’i unutamıyor; Divan adlı eserini ona ithaf ediyor.

Konya Mevlânâ Müzesi’nde yer alan Mevlânâ’nın altı cilt ve yaklaşık 25 bin 700 beyitten oluşan Farsça eseri Mesnevi’den bir sayfa.
Konya Mevlânâ Müzesi’nde yer alan Mevlânâ’nın altı cilt ve yaklaşık 25 bin 700 beyitten oluşan Farsça eseri Mesnevi’den bir sayfa.

Mevlâna’nın eserleri

Mevlâna eserlerinde, ilâhî aşkın ve vecdin yer aldığı din, tasavvuf ve sosyal hayat başta olmak üzere her konuda bilgi bulunuyor. Mevlâna’nın belli başlı eserleri şunlar:

Dîvân-ı Kebîr (Büyük Divan): Eser, gazel ve rubailerden oluşuyor. Dîvân-ı Kebîr’deki şiirlerin çoğu Mevlânâ’nın Şems ile buluşmasından sonraki döneme ait.

Mesnevi: Mevlânâ’nın altı cilt ve yaklaşık 25 bin 700 beyitten oluşan Farsça eseridir. Mevlana’nın tasavvuf anlayışını içeren eser, İslam kültürünün önemli kaynakları arasında gösterilir. Dünya tarafından da en çok bilinen ve okunan eseridir.

Mecâlis-i Seb’a (Yedi Meclis): Mevlânâ’nın vaaz ve sohbetlerindeki konuşmalarından oluşuyor.

Mektûbât (Mektuplar): Mevlânâ’nın çeşitli kimselere yazdığı mektuplardan oluşuyor.

Şeb-i Arûs törenleri sadece Türkiye’den değil yurt dışından da ilgi görüyor. Bu nedenle tören afişleri Türkçe ve İngilizce olarak iki versiyonda hazırlanıyor.
Şeb-i Arûs törenleri sadece Türkiye’den değil yurt dışından da ilgi görüyor. Bu nedenle tören afişleri Türkçe ve İngilizce olarak iki versiyonda hazırlanıyor.

Konya’da Mevlâna’nın izini sürün

Aralık ayında özellikle 7-17 Aralık arasında Konya’da olacaklar Şeb-i Arûs etkinliklerine katılabilir. Yazının başında da değindiğimiz üzere “Düğün Gecesi” anlamına gelen Şeb-i Arûs Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin ilahi sevgiliye kavuşmasına işaret eden son nefesini teslim ettiği gecedir. Bu gecenin yıl dönümünde 7-17 Aralık tarihlerine denk gelen haftalarda Konya’da “Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri” düzenleniyor. Bu yıl da Mevlâna’nın 749. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri’nin 86’ncısı gerçekleştiriliyor. Törenler Konya Mevlânâ Kültür Merkezinde yapılacak olan Semâ Programları 7-16 Aralık arasında cumartesi ve pazar günleri gündüz 14.00’te, diğer günler her akşam saat 20.30’da gerçekleşecek. 17 Aralık Cumartesi ise saat 20.00’de gerçekleştirilecek Şeb-i Arûs Gecesi ile etkinlikler sona erecek.

Mevlevî Dergâhı ve Türbe, 1926 yılında "Konya Asâr-ı Atîka Müzesi" adı altında müze olarak hizmet vermeye başlıyor.
Mevlevî Dergâhı ve Türbe, 1926 yılında "Konya Asâr-ı Atîka Müzesi" adı altında müze olarak hizmet vermeye başlıyor.

Mevlâna Müzesi’nde bunları görün

Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlâna Dergâhı'nın yeri, Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alâeddin Keykubad tarafından Mevlâna'nın babası Sultânü'l-Ulemâ Bâhaeddin Veled'e hediye edilmiş. Mevlevî Dergâhı ve Türbe, 1926 yılında "Konya Asâr-ı Atîka Müzesi" adı altında müze olarak hizmete başlıyor. 1954 yılında ise müzenin teşhir ve tanzimi yeniden gözden geçirilip müzenin adı Mevlâna Müzesi olarak değiştiriliyor. 

Sanduka konusunda tartışmalı bilgiler olsa da ön kısımda bulunan iki sarıklı mezarın Mevlâna ve oğlu Veled, arkada bulunan tek sarıklı sandukanın ise Mevlâna’nın babası Muhammed Bahâeddin Veled'e ait olduğu biliniyor.
Sanduka konusunda tartışmalı bilgiler olsa da ön kısımda bulunan iki sarıklı mezarın Mevlâna ve oğlu Veled, arkada bulunan tek sarıklı sandukanın ise Mevlâna’nın babası Muhammed Bahâeddin Veled'e ait olduğu biliniyor.

Mevlâna Müzesi’nde bulunan kıymetli eserler

Müzede Mevlâna ve Mevlevîliğe ait eserler ile el yazması kitaplar, levhalar, kandiller ve musiki aletleri sergileniyor. Müzede bulunan ihtisas kütüphanesi, 1854 yılında Postnişin Mehmed Saîd Hemdem Çelebi tarafından kuruluyor. Kütüphanede Selçuklu, Karamanoğulları ve Osmanlı dönemine ait 2 bin 756 cilt içinde 4 binin üzerinde el yazması eser bulunuyor. Müzede bulunan diğer kıymetli eserlerden bazıları şöyle:

Mevlâna’nın Sandukası: Sanduka, 1274 yılında Konyalı Genak oğlu Hümâmeddin Mehmed ile Tebrizli Selîm oğlu Mimar Abdülvâhid tarafından fırınlanmış ceviz ağacından yapılmış. Ön kısımda bulunan iki sarıklı mezar Mevlâna ve oğlu Veled, arkada bulunan tek sarıklı sanduka ise Mevlâna’nın babası Muhammed Bahâeddin Veled'e ait. Sandukanın yüzeyinde geometrik ve bitkisel motifler ile Mesnevi ve Divan-ı Kebir’den alınmış beyitler yer alıyor. Sandukanın ayak ucunda yer alan kitabede: “Bu kabri ziyaret eden mutlaka kutlu ve uğurlu olur. Bu kabir Belhli Hüseyin oğlu Muhammed’in oğlu Mevlâna Muhammed’in istirahat yeridir. O, doğular ve batılardaki âlimlerin sultanıdır” yazısı görülüyor. 

Nisan Tası, İlhanlı Hükümdarı Ebû Saîd Bahadır Hân’ın dergaha hediyesi.
Nisan Tası, İlhanlı Hükümdarı Ebû Saîd Bahadır Hân’ın dergaha hediyesi.

Mesnevî: Mevlâna’nın vefatından beş yıl sonra yazılmış olan Mesnevî nüshası, başka bir deyişle Nüsha-i Kadîm (eski nüsha) olarak kabul ediliyor. Altı cildin toplandığı Mesnevî, Selçuklular Dönemi'nde 1278 yılında Hattat Mehmed bin Abdullah Konevî tarafından Nesih hat ile yazılmış.

Nisan Tası: İlhanlı Devleti’nin Hükümdarı Ebû Saîd Bahadır Hân tarafından 1327 yılında bronz üzerine gümüş ve altın kakma tekniğinde yaptırılarak Mevlâna Dergâhı’na hediye olarak gönderilmiş.

Rumî’nin unutulmaz sözlerinden seçmeler

Tasavvuf ehli Mevlâna’nın birçok sözü sadece Anadolu topraklarında yaşayan insanlara değil dünyaya rehber oluyor. İşte o sözlerden bazıları:

“Kaderde sevmek var ama kavuşmak yok ise şayet, olsun! Vuslata aşık gönül susmaya da razı.”

“Gönül, ebedi olmayan mülkü, bir rüya bil!”

“Kusur arıyorsan, tüm aynalar senin.”

“Ne zaman gökyüzüne bir nefes, bir dua gönderdin de ardınca ona benzer iyilik görmedin?”

“Köpeklerin kardeşliği, aralarına kemik atana kadardır.”

“Kalp denizdir, dil de kıyı. Deniz de ne varsa kıyıya o vurur.”

“Aşk; sandığın kadar değil, yandığın kadardır...”

“Kimde bir güzellik varsa bilsin ki ödünçtür.”

“Dua kapı çalmaktır. Gerisine karışmak haddi aşmaktır.”

Allah aşkı ve sonsuz hoşgörüsüyle gönüllerde, ilmi ve bilgisiyle akıllarda taht kuran Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî, dünya döndükçe ışığını yaymaya devam edecek.

KAYNAKLAR

kulturportali.gov.tr

sebiarus.gov.tr

konyakultur.gov.tr