Game of Thrones’un final sezonu başladı. Milyarlarca insan vuslatı yaşadı. Yeni sezonu beklediğimiz yaklaşık bir buçuk yıl boyunca beklentimiz katlanarak büyümüştü. Neyse ki hikaye emin ellerde. Dizi, beklentilerimizi karşılıyor.
Not: Bu yazı, eser miktarda “spoiler” ihtiva etmektedir.
Aylar ayları, yıllar yılları kovaladı ve beklediğimiz gün geldi: Efsanevi dizinin son sezonuna başladık. Game of Thrones’un “hayranlar”ı üzerinde bıraktığı etki çok büyük. Bu yüzden “hasret” de büyüktü. Haliyle beklenti de büyüdü. Peki Game of Thrones beklentileri karşılayabildi mi? “Hell yeah!”
Yedinci sezonun son bölümünü izlediğimiz gün takvimler 27 Ağustos 2017’yi gösteriyordu. Sekizinci sezon ise 14 Nisan 2019’da başladı. Nereden baksanız 1.5 yıldan fazla bir zaman... Bu kadar bir süre boyunca “aç kalmış” bir kitleyi memnun etmek hiç kolay iş değil. Ancak George R. R. Martin’in hikayesinin emin eller aracılığıyla ekranlara taşındığı ortada.
Yeni sezonun ilk bölümü, artık gelenekselleşmiş bir şekilde, pek fazla yeni bir şey söylemeden girizgah niteliğini taşıyordu. Yine de herkesi koltuklara yapıştırmayı başardı. Jon Snow’un gerçek adının Aegon Targaryen olduğunu öğrenmesi, bölümün zirve noktası oldu. Biz bu gerçeği uzun zamandır biliyoruz. Ancak bizim bunu bilmemiz bir şeyi değiştirmiyor! Jon’un bu gerçeği tek başına bilmesi de hiçbir şeyi değiştirmiyor. Kraliçemiz Daenerys Targaryen’in de bilmesi gerekiyordu. Ki, o da bunu ikinci bölümün sonunda öğrendi. Şimdi birçok izleyicinin aklında “taze çift” Jon ve Daenerys Targaryen’in ölüleri yenip evlenmesi ve Yedi Krallık’ı birlikte yönetmesi olabilir. Ancak George R. R. Martin’in tarzını unutuyorlar. Ee zaten bu da bir Disney animasyonu değil! Bu nedenle “mutlu son” beklenti ve umutlarından uzak durmakta fayda var.
Duygusal anlar ve Tormund
Gelelim son sezonun ikinci bölümüne… 22 Nisan’da izlediğimiz bu bölüm, benim naçizane görüşüme göre Game of Thrones’un en farklı bölümlerinden biriydi. “Farklı” dememin sebebi, bölümün alışılmışın dışında bir duygusallık içermesi. Bunun nedeni tabii ki birçok karakterin son saatlerini yaşıyor olduklarına inanmaları.
Jaime Lannister’ın Kışyarı’na geri dönüp şimdinin Üç Gözlü Kuzgun’u Bran Stark ile karşılaşması bu duygusal sahnelerin ilkiydi. Jamie Lannister, Bran’ın kendisine kızgın olmamasına çok şaşırdı. Ancak Bran, eski Bran değil. O bambaşka bir şey!
Tarthlı Brienne’in Jamie Lannister’a verdiği destek, Jamie’nin Brienne’i şövalye ilan etmesi, “gelin-görümce” Lady Stark ve Daenerys Targaryen’in söz Kuzey’e gelene kadar el ele, gönül gönüle süren sohbetleri… Bunların hepsi bu duygusallığı zirveye taşıyan sahnelerdi. Tabii ki Arya’yı da unutmamak lazım. Arya Stark karakteri, herkes için farklı sanırım. Herkes onu ilk sezondaki küçük, tatlı kız olarak anımsıyor ve seviyor. Oysa listesindeki herkesi bulup öldürmesine de seviniyoruz. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu! Üstelik sosyal medyadaki tepkilerden anladığım kadarıyla tüm o “suikastçi” kimliğine rağmen kimse Arya’nın bir yetişkin olduğunun farkında değil! Arya, dünyadaki son saatlerini “gönlünce” değerlendirmek isteyince sanki küçük kız çocuğuymuş gibi hemen tepkiler yağmaya başladı.
Ve bölümün yıldızı: Tormund! Yabaniler arasında herkesin favorisi… Tarthlı Brienne’e duyduğu tutku, herkesin gözünden yaş getiriyor ama gülmekten… Bu bölümde, Tormund’un bu halleri duygusal ortamı bir anda değiştirdi!
Neler beklemek gerekiyor?
İkinci bölümün sonu, uzun yıllardır beklediğimiz savaşın habercisiydi. Gece Kralı ve ölülerden oluşan ordusu Kışyarı’nın kapılarına kadar dayandı. Artık savaş zamanı! Ancak benim naçizane tahminim, bu savaşın bu bölümde sona ermeyeceği. Yaşayanların bu muharebeden zaferle ayrılacağını düşünüyorum. Ancak tek bir muharebe ile savaş kazanılmaz. Yine de bu ufak zaferin yaşayanlara moral vereceği kesin.
Daenerys Targaryen’in, Jon Snow’u Demir Taht’ın varisi olarak açıklaması da hem Kuzey halkına hem de her zaman onun yanında olan Gece Nöbetçileri ile Yabani halka moral verecektir. Ancak Daenerys Targaryen’in bunu yapacağından emin olmak zor. Bunu zaman gösterecek. Ve bu sezonun sonuna kadar aradığımız her cevaba erişeceğiz. Sadece, internetten dizi izleyen nesil olarak her bölüm için bir hafta beklemeyi yeniden hatırlamamız gerekiyor.