1907 yılından 2025 yılına kadar evrim geçiren animeler; artık dünyanın konuştuğu bir sanat dalı, kültür hareketi ve hatta yaşam tarzı. 15 Nisan Ulusal Anime Günü’ne özel, animenin tarihine doğru bir yolculuğa çıktık.
Japon toplumunda sosyokültürel etkiye sahip
“Japonya'da üretilen animasyon” olarak bilinen anime; klasik animasyon gibi teknik özelliklerle değerlendirilen değil, kültürel özelliklere ve özgün konulara sahip bir sanat.
Geniş bir izleyici kitlesi olan animeler, Japonya ekonomisinde etkili bir durumda. Hikayeleri de çizimleri de bildiğimiz animasyonlardan farklı olan; gerçekçi olay örgülerine sahip, duygu ve dramla işlenen animelerdeki karakterler eylemlerini büyük hareketlerle yaşıyor, yüz hatları ve saç modelleri ise animelere damga vuruyor. Japonya nüfusu ve uluslararası toplum üzerinde önemli bir sosyokültürel etkiye sahip olan animelerin yıllar içinde geçirdiği dönüşüm çok etkileyici, diyor ve geçmişten günümüze animenin gelişimini inceliyoruz.
İlk anime 1907 yılından, sessiz ve sadece üç saniye…
Animenin doğuşu 1907 yılına uzanıyor. 1907 yılında, yaratıcısının bilinmediği “Katsudō Shashin-Hareketli Resimler” adındaki ilk amatör anime, yaklaşık üç saniye uzunluğunda. Cam üzerine çizilmiş, 50 karelik bir döngüden oluşan animede, bir çocuk üzerinde "katsudō shashin" yazılı bir pankartı kaldırarak izleyiciye selam veriyor.
Bilinen ilk ticari animeler ise 1917’de yapıldı. Bu animelerin ortak özelliği; dönem gereği büyük dijital tekniklere sahip olmaması, sesli film teknolojisi Japonya’da 1930’lardan sonra kullanıldığı için sessiz olması, el çizimi ve basit kamera sistemleriyle üretilmesi. Biri mizahi yaklaşımı, akıcı hareketleri ve karakter tasarımıyla bilinen Jun'ichi Kōuchi adlı sanatçının “Namakura Gatana-Kör Kılıç” adlı animesi, bir diğeri ise Japonya’da ilk profesyonel anime yapan kişi olarak tanınan Oten Shimokawa’nın, her karesini tebeşirle tahtaya çizip silerek yarattığı “Imokawa Mukuzō Genkanban no Maki” adlı animesi. Yine aynı yıl yapılan bir diğer anime ise Japon halk masallarını ve geleneksel hikayeleri animeye uyarlayan, kendi animasyon stüdyosunu kurarak bağımsız üretimler yapan Seitaro Kitayama’nın “Saru Kani Gassen-Maymun ve Yengecin Savaşı”.

1930’larda sesli anime dönemi geliyor
Yönetmen Kenzo Masaoka’nın 1933 yapımı, "Chikara to Onna no Yo no Naka-Güç ve Kadınların Dünyası” adlı animesinde, ilk kez senkronize ses kullanıldı. Kenzo Masaoka ise her hareketin ayrı sayfalara çizilmesiyle oluşturulan animasyon tekniğini ilk kez kullanan isim. 1940’lara gelindiğinde ise animelere savaş dönemi damga vurdu ve Japon hükümeti animeleri bir savaş propagandası olarak kullanmaya başladı. O dönemde Japon donanmasının kahramanlığını anlatan ve Japonya’nın Asya’daki işgalini haklı göstermeye çalışan savaş odaklı animeler; 1960’lara gelindiğinde modernleşti ve dünyaya açıldı.
Osamu Tezuka ile modern anime dönemi
Yıl 1950 ve 1960’ları gösterdiğinde önemli bir isim ortaya çıktı. Walt Disney tarzını Japon kültürüyle harmanlayan farklı bir anime dünyası yaratan Osamu Tezuka, bu nedenle “animenin babası” olarak biliniyor. 1950’lerde yapılmaya başlanan ve 1963’te televizyonda yayınlanan ilk anime olarak ünlenen “Astro Boy” da Tezuka’nın stüdyosu Mushi Productions imzalı. Tabii ki bu ivmeyle, 1960’larda uygun bütçeli, seri üretilen ve televizyonda yayımlanan animeler arttı. 1970’lerde ise robot karakterlerin yer aldığı animeler, uzayda geçen animeler, erkek çocuklarının ilgisini çekecek spor animeleri, kız çocukları için duygusal animeler görülmeye başlandı.
1980 yılında altın çağını yaşamaya başlıyor
Dönemin ünlü animesi bilimkurgu ve distopya içerikli “Akira”, sinematik kalitesiyle önemli bir sanat eseri olarak görülüyor. 1985’te kurulan, Hayao Miyazaki ve Isao Takahata’nın stüdyosu Studio Ghibli, animeleri sanatsal ve edebi bir tarzda ele almaya başladı. Çoğu kişinin bildiği “My Neighbor Totoro” ve “Grave of the Fireflies” gibi animeler bu stüdyodan çıktı. 80’lerin sonuna doğru animeler Fransa, İtalya, Meksika ve Amerika Birleşik Devletleri’nde de yayımlanmaya başlandı.

1990’lar ve Pokemon
1990’larda internetin yaygınlaşması anime dünyasına katkı sağladı, çünkü hayranlar animelere kendileri alt yazı ekleyerek dünyaya yaygınlaşmasına katkı sağladılar. Globalleşmeye başlayan anime dünyası, “Trigun”, “Sailor Moon”, “Neon Genesis Evangelion”, “Cowboy Bebop” gibi projelerle yükselirken 1997 yılında Pokemon, deyim yerindeyse dünyayı salladı. Video oyunu tasarımcısı Satoshi Tajiri’nin yarattığı Pokemon dünyası gerek animesi gerek video oyunu gerek kart oyunu ve oyuncaklarıyla satış rekorları kırdı.
Animeleri artık tüm dünya izliyor ve konuşuyor
2020 ve sonrasında anime tekniklerinde dijital çizim ve 2D, bilgisayar grafikleri ve 3D, sinematografi, görsel efekt, yapay zeka ve makine öğrenimi birlikte kullanılıyor. Göz alıcı projelerle günümüze kadar büyümeye ve gelişmeye devam eden animelerin sayısı için TV serileri, filmler, DVD ve internet serileri toplandığında 20 binden fazla olduğu söyleniyor. Netflix, Amazon ve Disney+ gibi platformların içeriklerinde de bolca yer alan animeler, artık dünya çapında geniş bir hayran kitlesine sahip. Hatta bu platformların kendi projesi olan animeler bile mevcut. Adını say say bitiremeyeceğimiz animeler LGBTQ+ anlatıları, müzik ve sanat, depresyonla mücadele gibi zihinsel sağlık konuları, bilimkurgu ve distopya, gündelik yaşam, güçlü kadın karakterler ve hobiler çok sayıda farklı başlıkları ele alıyor. Yıllar önce birkaç kişinin haberi olduğu animeler, artık internet kültüründe de etkili ve animeler sosyal medya platformlarında paylaşıldığı an viral oluyor.