14. Uluslararası İstanbul Sigortacılık Konferansı’nda ana gündem küresel değişikliklerdi

14. Uluslararası İstanbul Sigortacılık Konferansı’nda ana gündem küresel değişikliklerdi

Bu yıl 14.’sü gerçekleştirilen “Uluslararası İstanbul Sigortacılık Konferansı”nın konusu “Küresel Değişiklikler ve Sigorta Piyasası ile Tedarik Zinciri Üzerine Etkileri” oldu. Konferansa katılan ulusal ve uluslararası alanda tecrübeli birbirinden değerli isimler küresel değişiklikler ve bunun sigortacılık sektörüne yansımaları hakkında konuştu.

Sigorta Tatbikatçıları Derneği tarafından düzenlenen 14. Uluslararası İstanbul Sigortacılık Konferansı, 8 ve 9 Kasım tarihlerinde Sigorta Tatbikatçıları Derneği (STD) ev sahipliğinde ve IUC Group organizasyonunda gerçekleşti. Bu seneki ana teması “Küresel Değişiklikler ve Sigorta Piyasası ile Tedarik Zinciri Üzerine Etkileri” olarak belirlenen konferans, ücretsiz ve online olarak düzenlendi. Konferansın ilk günkü oturumu STD Başkanı Fahri Altıngöz, Türkiye Sigorta Birliği Genel Sekreteri Özgür Obalı, Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Atilla Benli ve Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Mehmet Akif Eroğlu'nun açılış konuşmasıyla başladı. 

STD Başkanı Fahri Altıngöz iki günlük konferans hakkında bilgi vererek etkinliğin gerçekleştirilmesine katkı verenlere teşekkür etti. Oturumlar hakkında genel bir bilgilendirme yaparak şunları söyledi :

“Sigorta Tatbikatçıları Derneği olarak bu yıl 14.’sünü düzenlediğimiz Uluslararası İstanbul Sigorta Sempozyumu'nda sizlerle birlikte olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Öncelikle katılımlarınız için her birinize teşekkür ederim.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği ve çeşitli ülkelerden çok değerli konuşmacıların yer aldığı, geleneksel hale gelen sempozyumumuzu düzenlemekten mutluluk duyuyoruz. Konferansımıza moderatör ve panelist olarak katkı sağlayan tüm meslekdaşlarıma teşekkürlerimizi sunarız.

Bu yıl sempozyum iki günde yapılacaktır. Birinci gününün sabah oturumunda sempozyumun konusu “İklim değişikliği, reasürörler ve sigortacıların karşı karşıya kaldıkları riskler; doğal afetler, teminat içerkleri , sonuçları ve modellemesi”; öğleden sonraki oturumda ise konu, “Güncel sosyal ve ekonomik gelişmelerin piyasalara etkisi, enflasyon riski; sürdürülebilirlik, eksik sigorta ve tedarik zinciri riski” olarak belirlenmiştir.

Bu sempozyumun konuları hakkında size kısa bir bilgi vermek istiyorum;

Küresel analizler bize gösteriyor ki;

• İklim değişikliği ve aşırı hava olayları, son on yılda doğal afetlerde büyük bir artışa neden olmuştur.

• Son 20 yılda, keskin bir artışla küresel ekonomik kayıplarda yaklaşık 3 trilyon USD ile sonuçlanan 7000 büyük afet olayı kaydedilmiştir.

• Son 20 yılda büyük sel ve fırtınaların sayısı iki katından fazla artış göstermiş r ve kuraklık, orman yangınları ve aşırı sıcaklık olayları da dahil olmak üzere diğer kategorilerde büyük artışlar yaşanmıştır.

• Depremler ve tsunamiler de dahil olmak üzere jeofiziksel olaylarda da bir artış olmuştur.

Bugün Sigorta ve Reasürans sektörünün lokal ve uluslararası önemli paydaşları ve L'loyds marketinden seçkin konuşmacılarla fikir alışverişinde bulunabileceğimiz verimli bir platforma sahip olacağız.

• Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği Genel Sekreteri Sayın Özgür Obalı,

• Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği Başkanı Sayın Atilla Benli,

• Türkiye Sigortacılık ve Bireysel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Sayın Mehmet Akif Eroğlu

Türk sigorta piyasasındaki son gelişmeler ve düzenlemeler hakkında bizleri bilgilendireceklerdir. Kendilerine katkılarından dolayı teşekkür etmek istiyorum.

İlk oturumda doğal afetlerin katastrofik sonuçları, kapsamı, etkilerini , global piyasadan uzmanlar ve akademisyenler ile tartışılacaktır.

Ardından Türk Reasürans A.Ş’den Sayın Prof Dr. Sinan Akar açılış konuşmacısı olarak bizlerle Türk Re'nin Katastrofik Modellemesi hakkında bir konuşma yapacaktır. Kendisine teşekkür etmek istiyorum, sunumunun hepimiz için çok faydalı olacağına eminim.

İkinci oturum, sigorta ve tedarik zinciri kapsamında sosyal ve ekonomik eğilimler ve enflasyon riski, sürdürülebilirlik hakkında olup ülkemizden ve uluslararası uzmanlarca tartışılacaktır.

Yarın düzenlenecek oturum saat 10.00'da başlayacak ve Türkçe yapılacak olup ana konusu oto sigortalarıdır.

Açılış konuşmasını Türkiye Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkan Yardımcısı Sayın Mehmet Verim yapacaktır.

Rezerv uygulamaları, sermaye yeterliliğine etkisi, fiyatlandırma, modelleme, hasar yönetimi, yedek parça ve asistans hizmetleri gibi tüm konular detaylı olarak tartışılacaktır. Kıymetli konuşmacılara, moderatörlere ve panelistlere teşekkürlerimizi sunuyorum.

Bu sempozyum denetim otoritelerini, sigortacıları, reasürörleri, brokerleri ve basını bir araya getirmektedir.

Son olarak, bu organizasyonun düzenlenmesinde destek olan Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği’ne, organizasyon sponsorları IUC ve Sigortacı Gazetesi’ne de teşekkürlerimi sunuyorum.”

Fahri Altıngöz konuşmasının ardından 2023 yılında yüz yüze bir konferansta birlikte olma temennisiyle sözü TSB Başkanı Atilla Benli’ye bıraktı. 

Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Atilla Benli de küresel ekonomilerde yaşanan olumsuzluklar, enflasyon problemi, artan enerji ve gıda fiyatları, jeopolitik gerginlikler, yükselen borçlanma maliyetleri ve artan finansal stresten bahsetti.

Sigorta sektöründe son yıllarda yaşanan gelişmelere değinen ve farklı alanlarda başlayan sigortacılık hizmetleri ile ilgi bilgi veren Benli, sektörün yaşadığı sıkıntıları anlattı.

Benli, artan yedek parça maliyetleri, tıbbi malzeme fiyatlarındaki yükseliş gibi gelişmelerin sektörün karlılığı üzerinde baskı yarattığını vurgulayarak, "Oto ve sağlık branşlarında artan döviz kuru ve enflasyon önemli maliyet etkilerini beraberinde getirdi." dedi.

Benli, "Sektörümüzün yaşanan gelişmeler neticesinde ortaya çıkan maliyet artışlarının daha öngörülebilir olması için enflasyon hesaplamaları haricinde yeni endeksler hesaplanması değerlendirmeye alınabilecektir. Oto ve sağlık sigortaları başta olmak üzere temel sigorta ürünlerinde maliyet artışlarını daha doğru hesaplayacak endekslerin oluşturulması, poliçe fiyatlarının hesaplanmasında sigorta şirketlerine yol gösterici olacaktır." diye konuştu.

Doğal afetler, iklim değişikliği ve küresel ısınmanın sigorta sektörüne etkilerine değinen Benli, "Ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde doğal afetlerin yarattığı risklerin en iyi şekilde yönetilmesi için penetrasyon oranının artırılması gerekiyor. Bu durumun ne kadar önemli olduğu; geçen yıl hem ülkemizde hem de dünyanın birçok yerinde yaşanan yangın, sel ve şiddetli fırtına gibi doğal afetlerde bir kez daha ortaya çıktı." dedi.

TSB Başkanı Atilla Benli sigorta ve bireysel emeklilik sektörünün önemine ve fonksiyonlarına değindikten sonra, pandemi sonrası yükselen gerçekleşen hasar ve enflasyon nedeniyle prim tutarlarının rda yükselmek durumunda kaldığını. Yıl sonundan itibaren bakıldığında artan jeopolitik gerginlikler, yükselen enflasyon, güçlü dolar teması, artan finansal stres ve yükselen borçlanma maliyetleri bütün gelişen ekonomiler için önemli bir soruna dönüşme riskini barındırdığının altını çizdi. İklim değişikliği kaynaklı hasarların son yıl içinde %250 arttığını; bu artış trendinin de süreceğini söyleyerek sözü SEDDK Başkanı Mehmet Akif Eroğlu’na bıraktı.

Çevrim içi düzenlenen etkinliğin açılışında konuşan SEDDK Başkanı Mehmet Akif Eroğlu, şu anda sektörde aktif olarak faaliyet gösteren 45'i hayat dışı, 21'i hayat ve emeklilik, 4'ü reasürans şirketi olmak üzere 70 firmanın bulunduğunu bildirdi.

Yabancı sermayeli sigorta şirketlerinin toplam sermaye içindeki payının yüzde 58 olduğunu belirten Eroğlu, "Dolayısıyla piyasamızın yabancı yatırımcıların ilgisini çektiğini ve ilginin devam ettiğini söyleyebiliriz." dedi.

Eroğlu, Temmuz 2022 itibarıyla sigorta piyasasında brüt yazılan prim tutarının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 91 artarak 107,2 milyar liraya ulaştığını aktararak, bu rakamlarla ilgili detaylar verdi.

Sigorta sektörünün Türkiye ekonomisine katkısına değinen Eroğlu, sektörün son 10 senedeki ortalama büyüme oranının yıllık yüzde 20 olduğunu, sektörde doğrudan veya dolaylı olarak 200 binden fazla kişinin istihdam edildiğini bildirdi.

– "Giderek artan bir şekilde siber riskle karşı karşıyayız"

Mehmet Akif Eroğlu, son dönemde artan ekonomik ve jeopolitik risklerin, iklim değişikliği ve buna bağlı doğal afetler gibi çevresel risklerin, demografik değişim ve salgın gibi sosyal risklerin dünya gündeminde ön sıralarda yer aldığını belirterek, dijitalleşmenin tüm sektörlerin, şirketlerin ve devletlerin gündeminde olduğunu ifade etti.

Dijitalleşmenin aynı zamanda güvensiz bir ortama da neden olduğunu dile getiren Eroğlu, "Giderek artan bir şekilde siber riskle karşı karşıyayız. Tüm bu riskler artık sadece kişi ve kurumları değil, devletleri de tehdit ediyor. Elbette artan bu riskler sigortanın önemini de artırıyor. Dolayısıyla hem sektör hem de düzenleyici kurum olarak bu riskleri nasıl ele alacağımızı ve sektörümüz açısından bunu nasıl fırsata çevirebileceğimizi öğrenmemiz gerekiyor." şeklinde konuştu.

Eroğlu, iklim değişikliği konusunda sigorta ve emeklilik şirketlerinin yeşil finansman ürünlerine yatırım yapılmasının desteklenmesi noktasındaki faaliyetlere değinerek, bu noktada yatırımları artırmak için yapılanları anlattı.

Yeşil finansman, sürdürülebilirlik, çevre dostu araçlara prim teşviki, yeşil sigorta ürünlerinde çeşitlilik gibi faaliyetler yürüttüklerini aktaran Eroğlu, şunları kaydetti:

"Tüm bunlara ek olarak, iklim değişikliğinin üreticilerimiz üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirmek için devlet destekli tarım sigortalarının kapsamı genişletilmiştir. Yine tarım sektöründe iklim değişikliğinden kaynaklanan risk ve belirsizliği azaltmak amacıyla üreticiyi fiyat dalgalanmaları ve verim düşüşlerinden kaynaklanan kayıplara karşı koruyan devlet destekli gelir koruma sigortası pilot uygulama olarak başlatılmıştır. Ayrıca, tüm bu çalışmaları içeren sigortacılık sektörüne ilişkin Yeşil Dönüşüm Strateji Planı'nı hazırlıyoruz ve yakında kamuoyu ile paylaşacağız."

SEDDK Başkanı Mehmet Akif Eroğlu, Ülke sigortacılığının sağlıklı gelişimine her türlü desteği vereceklerini belirterek sözlerine son verdi. Bu konuşmaların ardından oturumlara geçildi.


Açılış konuşmalarının ardından moderatörlüğünü Gallagher Re’den Maurice Williams’ın üstlendiği, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Arş. Gör. Melikşah Kaçar, Achmea Aktüerya Kıdemli Müdürü Gijs Kloek, Gallagher Re İklim ve ESG Stratejisi ve Yürütme Müdürü Yingzhen Chuang ve Swiss Re’den Pavel Huerta Uribe’nin konuşmacı olarak yer aldığı “İklim Değişikliği: Sigortacıların ve Reasürörlerin Karşılaştığı Zorluklar” isimli birinci oturum başladı. Konferansın ilk konuşmacısı İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Arş. Gör. Melikşah Kaçar, yenilenebilir enerjinin tarihini, avantajlarını ve önündeki engelleri anlattı. Achmea Aktüerya Kıdemli Müdürü Gijs Kloek ise, iklim değişikliği ve iklim değişikliğinin katastrofik risklere olan etkisini ele aldığı sunumunda Türkiye’de ekstrem hava olaylarının görülme sıklığının arttığına dikkat çekti. Kloek’in ardından söz alan Gallagher Re İklim ve ESG Stratejisi ve Yürütme Müdürü Yingzhen Chuang, iklim değişikliğini reasürans perspektifinden ele alan sunumunu gerçekleştirdi. İklim değişikliğinin sigortacılar ve reasürörler için zorluklarını anlatan Swiss Re’den Pavel Huerta Uribe ise, ekonomik kayıpların %70’inin doğal afetlerden kaynaklı olduğunu ve bu kayıpların çoğunun sigortasız olduğunu belirtti. Birinci oturum, katılımcılardan gelen soruların yanıtlanmasının ardından sona erdi.


Birinci oturumun ardından konferansın ana konuşmacısı olan Türk Reasürans Baş Modellemecisi Prof. Dr. Sinan Akkar, katastrofik modellemenin ana hatlarını ve CATMOD katastrofik modelleme platformunu anlattı.


Moderatörü IUC Group CEO’su Menekşe Uçaroğlu’nun olduğu, “Reasürans ve Sigorta Piyasasında Sosyal ve Ekonomik Eğilimlerin ve Enflasyon Riskinin Etkisi” isimli günün son oturumu Lloyd's Ortadoğu ve Türkiye Bölge Müdürü Andrew Woodward, Münich Re Ekonomik Araştırmalar Müdürü Dr. Oliver Büsse ve Axa Sigorta Bireysel Sağlık ve Teknik Başkanı ve İcra Kurulu Üyesi Sanem Çıngay’ın katılımlarıyla gerçekleşti.


‘CİDDİ BİR PRİM ARTIŞI VAR’

Konferansın ikinci günü ise TSEV Müdürü Mehmet Kalkavan ve SEDDK Başkan Yardımcısı Mehmet Verim’in konuşmalarıyla başladı. TSEV Müdürü Mehmet Kalkavan trafik sigortalarının genel durumu hakkında görüşlerini paylaştı. Kalkavan, pandemi dönemindeki düşük prim oranları ve geçtiğimiz 2 yıl süresince ortaya çıkan enflasyonla ciddi bir prim artışının söz konusu olduğunu belirtti. Zorunlu trafik sigortasının genelde tüketicinin üzerine getirilen bir yük olarak düşünüldüğünü kaydeden Kalkavan, “Trafik sigortasının zorunlu hale getirilmesi tüketicinin üzerinde bir yük olarak düşünülse de zorunlu trafik sigortası kaza durumunda insanları mağdur etmemek için bütün dünyanın vazgeçilmezi bir enstrüman olarak karşımıza çıkıyor. Ülkemizde zorunlu sigortaların sadece tazminat ödediği algılansa da,aslında trafik sigortası ciddi bir kontrol aracı” ifadelerini kullandı.

‘ÖDENEN TAZMİNAT TUTARI %96 ARTTI’

Kalkavan’ın ardından söz alan SEDDK Başkan Yardımcısı Mehmet Verim, oto sigortaları hakkında sunumunu gerçekleştirdi. 2020 yılından sonra hem maddi hem de bedeni ödenen tazminatlarda ciddi bir artış olduğuna dikkat çeken SEDDK Başkan Yardımcısı Verim, trafik sigortasında toplam ödenen tazminat tutarının 1 yıllık değişiminin %96 oranında olduğunu vurguladı. Trafik sigortasında gerçekleşen hasarın 2022 Haziran ayı itibarıyla 12,4 milyar lira olduğunun altını çizen Verim, “Kaza frekansı son yıllarda ortalama %5 seviyelerinde olmasına rağmen, hasar prim oranları, araç piyasa rayicinin poliçenin üretildiği tarihle hasar tarihinde birbirinden çok farklı olması sebebiyle takriben %100 artış göstermiştir” dedi.

Poliçe adetlerine bakıldığında trafikte ve kaskoda ciddi bir penetrasyon azalmasının gözükmediğini belirten Verim, sigortalılık oranının kasko branşında %30, trafik branşında ise %80 olduğunu bildirdi. Verim, 2020 yılından sonra hem kasko hem de trafik sigortasında ortalama ödenen tazminatlarda %100’e yakın artış yaşandığını kaydetti.


Konferansın ikinci günü moderatörlüğünü TSB Genel Sekreter Yardımcısı Balkır Demirkan’ın üstlendiği, oto sigortalarında fiyatlama, modelleme, rezerv uygulamaları, sermaye yeterliliğine etkisi, hasar ve rücu uygulamaları, yedek parça ve hasar hizmetleri, asistans hizmetleri konularının masaya yatırıldığı oturumla devam etti. Oturumda, SEDDK Daire Başkanı Ercan Güleç ‘Sermaye Yeterliliği’, Quick Sigorta Genel Müdürü Eyüp Özsoy ‘Hasar ve Rücu Uygulamaları’, Milliman Aktüeryal ve Stratejik Danışmanlık Ülke Müdürü Halil Kolbaşı ‘Rezervler’, IUC Group CEO’su Menekşe Uçaroğlu ‘Asistans Uygulamaları’, Sompo Sigorta Bireysel Elementer Sigortalar Direktörü Şirzat Çetinkaya ‘Modelleme ve Fiyatlama’, TOSAŞ Genel Müdürü Timur Selçuk Turan ise ‘Yedek Parça Tedarik Yönetimi’ hakkında konuştu.

‘GELİR GİDERİ ARKADAN TAKİP ETTİ’

Oturum, TSB Genel Sekreter Yardımcısı Balkır Demirkan’ın sunumuyla başladı. Bilançoların gelir artırıcı, gider artırıcı, varlık ve yükümlülük olmak üzere toplamda 4 kalemden oluştuğunu belirten Demirkan, “Sigorta sektörü para kaynağını toplayıp öncelikle hasar ödüyor ve kalan kısmını da varlıklara yatırarak bir finansal devamlılık sağlıyor. Sigorta şirketleri verdikleri hasar-onarım sözü karşılığında prim alıyor. Sektörün maliyeti aslında verilen sözleri tutmak olarak karşımıza çıkıyor. Verilen sözleri tutabilmek için de eldeki parayı bilinen bir yerde değerlendirmek, mali gücü de kuvvetli hale getirmek gerekiyor. Geçtiğimiz yıllar itibarıyla dünyanın bulunduğu ekonomik konjonktürde elimizdeki varlıkları pandemiye kadar gayet iyi değerlendirirken son yıllarda artık yeteri kadar mali gelir elde edemez olduk. Hatta elimizdeki varlıklar dünya çapında eriyor. Dolayısıyla teknik açıdan gelirimizi artırmamız, giderimizi azaltmamız lazım. Buradaki 4 kalemden varlıklarımızın güçlenmesi konusu ne yazık ki ekonomik konjonktür açısından eskisi kadar hızlı büyümüyor. Gelirimiz giderimize göre özellikle son yıllarda biraz geriden geldi. Çünkü gider maliyet artışları ekonomik koşullarda çok hızlı artarken gelir onu arkadan takip etti. İnsanların satın alma gücündeki azalmalardan dolayı giderlerdeki enflasyon artışına mukabil primler o hızla artırılamadı. Gelir-gider arasındaki fark da hem yükümlülük hem varlık kısmına farklı şekillerde sirayet etti” şeklinde konuştu.


‘EN BÜYÜK SORUN VUCA’

Demirkan’ın ardından Sompo Sigorta Bireysel Elementer Sigortalar Direktörü Şirzat Çetinkaya, ‘Sigorta Sektöründe Yeni Teknoloji Çağı Fiyatlandırma ve Modelleme’ başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Dünya olarak karşılaşılan en büyük sorunun VUCA denilen değişkenliğin, belirsizliğin, karışıklığın, karmaşıklığın ve muğlaklığın daha da arttığı bir piyasa koşullarına evrilmesi olduğunu açıklayan Çetinkaya, “Sigorta şirketleri olarak elimizdeki portföyleri sahip olduğumuz bilgiler ışığında en iyi şekilde yönetmeye, tarifesini en doğru şekilde yapmaya özen gösteriyoruz” dedi. Sunumunu 6 temel başlıkta özetleyen Çetinkaya, bu başlıkları şöyle sıraladı: “Belirsizlik, tarife yönetimi, glm modeli, diğer yaklaşımlar, davranışsal modelleme alanları, yeni yaklaşımlara şirketlerin yaklaşımı.”

Çetinkaya’nın sunumunun ardından sözü Quick Sigorta Genel Müdürü Eyüp Özsoy alarak oto sigortalarında hasar ve rücu uygulamalarını anlattı. Hasar kısmının kaza sonucu ortaya çıkan hasarlar üzerine oluşturulan hasar dosyaları ve sonuçlarından oluştuğunu belirten Özsoy; servis, mini onarımcılar, yedek parça tedarikçileri, eksperler, araştırmacılar, bedeni tarafta aktüerler, yasal tarafta da Sigorta Tahkim Komisyonu’nun bu süreçte rol alan aktörler olduğunu sözlerine ekledi.

‘YEDEK PARÇA ÖNEMLİ BİR MALİYET KALEMİ’

Özsoy’un ardından TOSAŞ Genel Müdürü Timur Selçuk Turan konuşmasını gerçekleştirdi. Maliyet artışlarında en önemli payı yedek parçanın aldığını dile getiren Turan, maliyet artışlarına neden olan sorunları “Parça referanslarının belirlenmesinde uygulanan yöntemden kaynaklanan sorunlar, yedek parçaların araç uygunluğunun şasi bazlı kontrolünde karşılaşılan sorunlar, grup halinde satılan parçaların tespitinde yaşanan sorunlar, araç marka ve model tespitinde yaşanan aksaklıklar ve neden olduğu sorunlar, değişim görecek olan parçaların işçilik sürelerinin bilinmemesinden kaynaklanan sorunlar ve maliyet artışları, değişim/onarım maliyet kontrollerinin anlık yapılamaması.” olarak sıraladı. Turan, maliyet artışlarına yönelik çözüm önerilerini de paylaşarak konuşmasını tamamladı.

‘HEM HİZMET HEM DE RİZİKO TAŞIYICISI’

Turan’ın konuşmasından sonra söz alan IUC Group CEO’su Menekşe Uçaroğlu oto sigortaları başlığı altında asistans uygulamaları hakkında konuştu. Dünyada ve Türkiye’de asistans şirketlerinin hem hizmet hem de riziko taşıyıcısı olarak hibrid ürünlerle piyasada faaliyet gösterdiğini vurgulayan Uçaroğlu, asistans hizmetlerinin Avrupa’da ve Türkiye’de düzenlenmesi ve denetlenmesini ele aldı.

‘YÜKÜMLÜLÜĞÜN %81’İ TEKNİK KARŞILIK’

Uçaroğlu’ndan sonra sözü, Milliman Aktüeryal ve Stratejik Danışmanlık Ülke Müdürü Halil Kolbaşı aldı. Oto sigortalarında rezervler sunumunu gerçekleştiren Kolbaşı, rezervin ihtiyaten saklamak, biriktirmek ve yedeklemek anlamına geldiğini söyledi. Sunumunun devamında teknik karşılıklardan bahseden Kolbaşı, sigorta şirketlerinin toplam yükümlülüklerinin %81’inin teknik karşılıklardan oluştuğunu açıkladı.

‘GÜÇLÜ MALİ YAPI İÇİN SERMAYE YETERLİLİĞİ GEREKLİ’

Günün son konuşmasında ise SEDDK Daire Başkanı Ercan Güleç, sermaye yeterliliği konusunu ele aldı. Kuvvetli bir mali yapı sağlamak için şirketlerde sermaye yeterliliğinin bulunması gerektiğinin altını çizen Güleç, “Bazı sektörlerde öz kaynakla yatırım yapmak daha anlamlıyken bazı sektörlerde ise yatırımların dış kaynaklarla finanse edilmesi tercih edilebilir. Sigortacılık sektöründe ise dış kaynak dediğimiz kalem ağırlıklı olarak teknik karşılıklardan oluşuyor. Sektörde öz sermayenin güçlü olmasını beklesek de hiçbir zaman bir şirket fazla sermaye bulundurmamalıdır. Bu durum işletmenin verimsiz olduğu anlamına gelir. Sigorta şirketlerinin belirli güven seviyesinde bir sermaye yapısıyla hareket etmesi gerekiyor. Bunun için de kamu kurumları sermaye yeterliliği düzenlemeleri yapıyorlar. Asgari sermaye gereksinimlerini veya hedef sermaye gereksinimlerini belirleyerek şirketlerin bu seviyelerin biraz üzerinde kalmasını sağlamaya çalışıyorlar” açıklamasında bulundu.