Yapay zeka, günümüz mesleklerini ve iş yapış şekillerini değiştirmeye devam ediyor. Peki ya psikoloji alanında değişim mümkün mü? Kaynaklara ve bilgiye erişim, veri analizi gibi konularda uzmanlara destek olabilen yapay zeka için henüz insani düzeydeki iletişimin, bağ kurmanın, empatinin, sabrın, dinlemenin yerine geçebileceği düşünülmüyor. Uzmanlara, yapay zeka ve psikoloji hakkındaki görüşlerini sorduk.

Fundem Ece / Psikoterapist
Yapay zeka psikoloji alanında özellikle veri analizi, psikoeğitim materyalleri üretimi ve dijital terapi destek sistemleriyle önemli katkılar sunabilir. Doğru şekilde kullanıldığında, psikolojik destek süreçlerini daha erişilebilir ve verimli hale getirebilir. Ancak yapay zeka sadece bir araç, terapötik ilişki ve insan teması hala en temel unsurlar. Bu nedenle, yapay zekayı tamamlayıcı olarak görmek gerekir. Yapay zeka, bireysel farklılıkları yeterince gözetemeyebilir ve standart çözümler üretebilir. Empati, sezgi ve insani bağ kurma gibi terapi sürecinin temel bileşenlerini taşıyamaz. Ayrıca, veri güvenliği ve etik sorunlar da önemli dezavantajlardandır. Bu nedenle kontrollü ve insan denetiminde kullanılması şarttır. Yapay zeka; seans öncesi tarama, psikolojik testlerin analizi, danışan verilerinin düzenlenmesi ve eğitim içeriklerinin hazırlanmasında oldukça destekleyici olabilir. Rutin işleri kolaylaştırarak terapistin vaktini ve dikkatini daha fazla danışana ayırmasını sağlayabilir. Ayrıca bazı mobil uygulamalarla terapi sürecini desteklemek de mümkün hale gelebilir. Ancak karar verme süreçlerinde mutlaka uzman kontrolü gerekli. Yapay zekanın bazı destekleyici rolleri üstlenmesi mümkün olsa da gelecekte terapistin yerine geçmesi gerçekçi değil. Çünkü psikolojik destek süreci empati, bağ kurma, sezgi ve insani ilişki gibi unsurlara dayanır. Bu da yalnızca insan tarafından sağlanabilir. Yapay zeka ancak tamamlayıcı bir araç olarak kalabilir.
Gözde Cengiz / Klinik Psikolog
Yapay zeka, teori söz konusu olduğunda önemli bir araç. Bundan birkaç yıl öncesine kadar dil bariyerine takıldığımız, henüz İngilizceye çevrilmemiş birçok dildeki makaleye erişim imkanı sundu. Elbette bu kolaylık teorik bilgilerin edinilmesinde ve dolayısıyla geliştirilmesinde kıymetli bir rol oynadı. Uygulama içinse yapay zeka tekrarlanan temaların tespitinde veya tarafsızlığın önem atfettiği durumlarda bir destekleyici olabilir. Bu noktada deneyler ve araştırmalar açısından mühim. Ancak psikoterapi uygulamalarının gerektirdiği insan ilişkisi için bir alternatif değil. Yapay zeka ve psikoterapi söz konusu olduğunda, bireylerin yapay zekayı gerçek ilişkilerin alternatifi olarak görme riski var. Ötekilerle ilişkiler; zorluk dolu olmasının yanı sıra empati, şefkat, sınırlar gibi bizi gerçekliğin zemininde tutan birçok ögeye sahip. Özellikle narsisizm çağında olduğumuzu göz önünde bulundurursak iki kişi olmanın getirdiği kontrolsüzlük hissinden, çabadan, zorluktan müstesna bir ilişki arayan birey için oldukça cazip ve bir o kadar da riskli olabilir.
Yakın zamanda klinik psikolojide, özellikle bilişsel davranışçı ekolde, terapi hizmeti veren birkaç uygulama üretildi. Ekolün yapılandırılmış seansları ve uygulama adımlarının belirliliği, seansların yapay zeka kullanılarak gerçekleştirilmesine olanak tanıdı. Ancak bu uygulamalar henüz terapiye alternatif olacak boyuta gelemedi. Zira uygulaması bu denli netlikler taşıyan bir ekol için bile, terapinin esası terapist ve danışan ilişkisindedir. Bu ilişki her şeyden önce iki kişi oluşuyla daha sonra ise gerçek oluşuyla; yani anlaşmazlıkları, farklılıkları, benzerlikleri, öfkeyi, kaygıyı, şefkati, sınırları, rekabeti, güveni ve daha nicesini içinde barındırmasıyla mümkün olur. Yapay zekanın ilk kelimesi olan “yapay”, bizi bu ilişkilenme halinden doğası gereği mahrum bırakır. Bu nedenle insan ilişkisinin yerine tam anlamıyla geçmesi mümkün görülmüyor.

Ayşe Erten Cura / Psikolog
Psikolojik müdahalelerde bilgi kıymetlidir. Bu nedenle yapay zekanın bu noktada güçlü bir araç olabileceğini düşünüyorum. Özellikle veri analizi, erken risk taramaları ve müdahale planlarının kişiselleştirilmesinde oldukça yararlı buluyorum. Klinik sürecin bazı aşamalarında zaman kazandırıyor ve gelişimsel verileri daha sistematik biçimde sunuyor. Bu yönüyle özellikle çocuklarla çalışan uzmanlara pratik katkılar sağlıyor diyebiliriz. Örneğin, çocukların gelişimsel takibini kolaylaştıran dijital araçlar, terapistlerin değerlendirme sürecini ve müdahaleleri hızlandırabiliyor. Ancak psikoloji sadece bilgiden ibaret değil. Aynı zamanda dinlemeyi, sezinlemeyi ve bazen de sabırla beklemeyi içerir. Psikoterapötik ilişkinin temelinde; empati, sezgi, bağ kurma ve duygusal rezonans gibi nitelikler vardır. Ve tüm bu nitelikler halen yalnızca insan etkileşimi ile anlam kazanıyor. Bir çocuğun oyununa sessizce eşlik etmek ve onun dünyasına girebilmek için algoritmalar yetersiz kalıyor. Bu yüzden, bu araçlar insan temasının yerini almak için değil, uzmanlara yardımcı olmak için kullanılmalı. Yani mesleki uygulamanın merkezinde değil, çevresel destek unsuru olarak konumlandırılmalı.
Yapay zekanın, duyguların derinliğini, bağlamını ve kişisel anlamını her zaman doğru yorumlayabilmesi mevcut teknolojiyle henüz mümkün değil. Çünkü standartlaştırılmış veri yorumlarına dayalı sistemler, bireysel farklılıkları göz ardı etme riski taşıyor. Yapay zeka, dışarıdan bakıldığında düzenli gibi görünen bir davranış örüntüsünün ardındakileri fark edemeyebilir. Psikolojik süreçlerde, bireyin iç dünyasına ve sözel olmayan iletişime duyarlılık önemlidir. Çünkü psikoloji anlamlar ile çalışır. Özellikle çocuklarla çalışırken iletişimi sözcüklerden çok oyun, beden dili ve duygusal temas üzerinden kurarız. Bu tür etkileşimlerin yüzeydeki verilerle anlaşılması, çocuğun iç dünyasının eksik veya yanlış yorumlanmasına neden olabilir.
Yapay zekanın, değerlendirme araçlarının dijitalleştirilmesi, notlarının düzenlenmesi, bazı verilerinin analiz edilmesi ve raporlanması gibi alanlarda zaman kazandıran bir araç olduğunu düşünüyorum. Ayrıca ebeveyn danışmanlıklarında sık karşılaşılan sorulara yönelik bilgi temelli içeriklerin oluşturulması, bilimsel kaynaklara hızlı erişim sağlanması ve bazı materyallerin hazırlanmasında zaman zaman destekleyici bir rol de üstlenebilir. Şahsen ben de zaman zaman bu alanlar için yapay zekaya başvuruyorum. Ancak bu desteği alırken her çocuğun ve ailenin kendine özgü bir iç dinamiği, ritmi ve hikayesi olduğu akılda tutulmalı. Yapay zekadan sağlıklı bir çerçeve içinde yararlanmak için bireyselliğe saygı duyulmalı, onu kalıplardan ve etiketlerden uzak tutmalıyız. Karar verme süreçlerinde son sözü söyleyenin her zaman uzman olması gerektiğini düşünüyorum. Yapay zeka, bizim için bir yol arkadaşı olabilir ancak yönü biz uzmanlar çizmeliyiz.
Psikoloji mesleği, duygusal anlayış ve insan ilişkisiyle şekillenen ve dönüşen bir disiplin. Bu alanda akademik bilgi ve donanım kadar mesleki saha deneyimi de kıymetli. Biz uzmanlar, insan ruhunun derinliklerine bu deneyimler sayesinde erişebiliyoruz. Yapay zekanın mevcut teknolojiyle bu insani bileşenleri bütünüyle kapsaması ve tüm süreci üstlenmesi mümkün değil. Elbette bazı alanlarda destekleyici roller üstlenebilir ancak ruhsal iyileşmenin öznesi olarak görülemez.

Rana Arıak / Uzman Psikolojik Danışman
Günümüzde; insan gibi davranışlar sergileme, mantık yürütme, konuşma, algılama gibi yeteneklere sahip yazılımsal sistemlerden oluşan yapay zekanın, ruh sağlığı alanında çeşitli aşamalarda ve uygulamalarda kullanımını görüyoruz. Özellikle sohbet robotları, mobil uygulamalar, sanal gerçeklik gözlükleri gibi araçların psikolojik danışmanlık uygulamalarında yaygınlaşmakta olduğuna şahidiz. Bu uygulamalardan madde kullanımı, anksiyete, depresyon, bipolar bozukluk ve diğer bozuklukların tedavi süreçlerinde yararlanılıyor. Psikoterapi veya danışmanlık uygulamalarında yapay zekanın kullanımı, terapötik süreçlerin etkinliğinin artırılması ve terapiye daha fazla insanın ulaşımı açısından avantajlar sunabilir. Sanal terapistler seanslarda danışanlarla etkileşime geçebilir, önerilerde bulunabilir ve terapiye erişimi kolaylaştırabilir. Fakat nihayetinde terapötik süreç sadece danışan hakkında ‘’bilgi toplamak’’ veya ‘’tanı koymak’’ üzerine ilerlemez. Terapi odasında bazen sadece karşılıklı susmak ve hissetmek gibi süreçler de vardır ki böyle bir süreci yapay zekaya yüklemek pek de olası değil.
Ruh sağlığı alanında hizmet veriyor olmak danışanla temas ve eşlik gerektirir. Göz göze bakmak, hissetmek, duyguyu görmek, duyguda yeterince kalmak… Ancak yapay zeka ile gelinen noktada, terapi süreçlerinde yapay zeka uygulamalarını kullanıyor olmak, sürecin otomatikleşmesi ve danışan ile yeteri kadar duygusal temasta bulunamamak gibi sorunlara yol açabilir. Danışmanlık ve terapi sürecinin en önemli faktörü, danışana duygusal olarak eşlik etmektir, onunla gerçek bir ilişki kurmaktır. Ancak yapay zekanın bir “program” oluşu düşünüldüğünde, sağladığı hizmetin gerçek bir psikoterapi süreci olamayacağı apaçık ortadadır. Yapay zeka programları, ruh sağlığı alanında terapi süreçlerini yalnızca destekleyen bir araç olarak kalabilir.
Yapay zeka programları ile danışanların kaygı düzeyleri, ilaç kullanımları, uyku saatleri ve ruh halindeki önemli değişimler izlenebilir. Bu veriler psikolojik danışmanlara terapötik sürecin planlanması için bir dayanak sunabilir. Yine buna benzer olarak, seanslarda danışanın yüz ifadesini çözümleyen, kan basıncını, kimyasal aktivitelerini, vücut sıcaklığını ölçebilen, seanslar hakkında notlar alan, danışanın bilgilerini terapiste kısa sürede özetleyen, uygulanan test sonuçlarını veya verilerini analiz eden teknolojilere olanak sağlaması olabilir. Yapay zeka ve benzeri uygulamalar, özellikle okul psikolojik danışmanlığı ve rehberlik servislerindeki bazı konularda etkin kullanılabilir. Öğrenci bilgilerinin toplanması, tercih ve kariyer danışmanlığı, çocukları tanıma testlerinin analizi konularında verimi artırabilir. Bu programlar; kişiye özgü programlar üretme, doğru tercih yaptırma, problem çözme ve karar vermeye yardımcı olma; kişiyi doğru tanıma, kişiye uygun meslekleri listeleme gibi özelliklere sahip olabilir. Bu nedenle, psikoloji alanında “mesleki yönlendirme” konusunda işe yarayabilir.
Yapay zekanın gelecekte psikolojik danışmanlık mesleğinin yerini alıp alamayacağı, henüz net olarak araştırılıp ortaya konmadı. Ancak dünyada yapay zeka üzerine gelişmeler olurken ruh sağlığı alanının da bu durumdan bir nebze etkilenmesi mümkün olabilir. Fakat, etkili bir psikolojik danışmanlık sürecinin gerçekleşmesini sağlayan önemli faktörlerden biri, bu süreçte aktif bir role sahip olan psikolojik danışmana ait özelliklerdir. Psikolojik danışmanda olması gereken kişisel özellikler düşünüldüğünde bir yapay zekanın bunları karşılaması olası görülmüyor. Irvin Yalom, terapi sürecinde iyileşmeyi sağlayan asıl şeyin “danışan ve terapist arasındaki ilişki” olduğunu vurgular. Ancak ekran varsa orada gerçek bir ilişki yoktur. Yapay zeka destekli psikolojik danışmanlık programları, ruh sağlığı alanına katkı sağlayabilir. Özellikle psikolojik danışmanlık ve araştırma süreçlerinde kullanılan veri toplama, analiz etme, sınıflama, değerlendirme gibi alanlarda işe yarayabilir ve yardımcı olabilir. Ancak psikolojik danışmanlık mesleğinin yerine geçemeyecektir. Anlamak, hissetmek ve farkında olmak insana özgüdür. İnsanı ancak insan anlar. Hiçbir yapay zeka programı, gerçek zekanın yerini tutamaz.

Arcan Okan Kurşun / Yaşam Tasarımı Danışmanı
Öncelikle teknolojinin gelişmesiyle hayatımızda devrim yaratan bütün unsurları toplumun endişeyle karşılamasını doğal buluyorum. Ben ilk internet ve ilk cep telefonunun ortaya çıkışına tanıklık etmiş biri olarak birçok kişinin çeşitli komplo teorileri veya distopik algılarla bu büyük gelişimleri de korkuyla karşıladıklarını ama tüm korkularını yönetilebilmiş olduklarını da gördüm.
Yapay zeka ile ilgili karşımıza çıkan ilk soru, bunun çeşitli meslekler için bir tehdit oluşturup oluşturmadığı. Fakat bu sorunun çok basit bir cevabı var, o cevap da kavramlar ve tanımlarında bulunuyor. Anlamak gerekiyor ki yapay zeka aslında insanlar için verimli şekilde kullanılıp bir yandan insanları da geliştirecek bir araç. İnsanların mesleğine, bütününe veya eylemlerine bir alternatif değil. Bu ayrımı içselleştirdiğimiz andan itibaren yapay zeka, hayatın her alanında olduğu gibi bizim meslek hayatımızda da son derece verimli bir araç olarak kullanılabilir.
Teknoloji ile ilgili genel sorun aslında onu kimin ne için kullandığı üzerine. Dolayısıyla bir bütün olarak baktığımızda yapay zeka kocaman bir tehdit olabilir; insanlar onu bir arkadaş, bir danışman, bir öğretmen veya işlevsel başka bir persona yerine koyabilir. Bu bireysel hareket toplumsal bir davranış biçimine dönüştüğünde ise toplumun dokusunu bozacak sonuçlar doğurabilir. Fakat bu öngörü ancak toplumu oluşturan bireylerin bütünüyle bu aracı bilinçsizce kullanmalarıyla bir felaketi getirebilir. Halbuki, her süreçte olduğu gibi yapay zeka gelişim sürecinde de evrim temelli bir ilerleme mevcut. Yani bir bakıma doğal seçilim yoluyla zihinsel bir büyüme gerçekleşiyor. Haliyle bu büyüme, toplumun ve bireylerin ihtiyaçları tarafından şekillenecek. Bu da korku yerine merak duygusuyla beslenip başka ve daha büyük gelişmelere adım olabilir. Bir anda bilinçsiz bir kullanımla değil, ihtiyaçlara göre evrimleşen bir kullanım ile, tehditlerin olmadığına hep birlikte tanıklık edeceğimizi düşünüyorum.
Bireysel bilinçsiz kullanım, yani yapay zekanın terapistlere alternatif olarak kullanılması, onu kullanan bireylere kesinlikle zarar getirecek. Çünkü yapay zeka, genel geçer veri setleri üzerine kurulur, standart çıkarımlar ve sebep-sonuç ilişkileri kurar. Dolayısıyla bireyleri birey olarak değil, genel istatistiksel örnekler olarak görebilir. Halbuki birey, tüm özellikleri ile biriciktir ve genellemeler bireyin ihtiyacına çözüm getirme konusunda son derece yetersiz kalır. Yapay zeka, bireyi anlamış bir terapistin elinde bir alternatif değil de bir araç olarak kullanılması durumunda, o bireyin ihtiyaçlarını anlamlandırma, örneklendirme, literatürdeki durumunu inceleme ve haliyle ihtiyaçlarına çözümler üretme konusunda mükemmel bir araç olabilir. Unutmamak gerekir ki işinizi elinizden AI değil, ancak AI kullanan insanlar alabilir.