Ignaz Semmelweis’in sessiz devrimi

Ignaz Semmelweis’in sessiz devrimi

Semmelweis, birinci bölümde doktorların sabah otopsi salonunda çalışıp sonra hiç ellerini dezenfekte etmeden doğumhaneye geçtiklerini fark etti. Ayrıca yakın dostu patolog Jakob Kolletschka, bir otopsi sırasında iğneyle elini delip enfeksiyon kapmış ve ölümüne kadar geçen süreç, Semmelweis’in kafasında bir bağlantı kurmasına yol açmıştı. Semmelweis şu fikri öne sürdü: “Kadınları öldüren şey doktorların ellerinde taşıdığı görünmez bir şey olmalı.” Bu “görünmez tehdit” için o dönemde “kadavra tanecikleri” ifadesini kullandı. 

Bir iğne batmasıyla başlayan aydınlanma

Semmelweis, birinci bölümde doktorların sabah otopsi salonunda çalışıp sonra hiç ellerini dezenfekte etmeden doğumhaneye geçtiklerini fark etti. Ayrıca yakın dostu patolog Jakob Kolletschka, bir otopsi sırasında iğneyle elini delip enfeksiyon kapmış ve ölümüne kadar geçen süreç, Semmelweis’in kafasında bir bağlantı kurmasına yol açmıştı. Semmelweis şu fikri öne sürdü: “Kadınları öldüren şey doktorların ellerinde taşıdığı görünmez bir şey olmalı.” Bu “görünmez tehdit” için o dönemde “kadavra tanecikleri” ifadesini kullandı.

15 Mayıs 1847’de Semmelweis çığır açan bir karar aldı ve keşfinin doğruluğundan emin olabilmek adına ellerin klorlu kireç solüsyonuyla yıkanmasını zorunlu kıldı. Bu uygulamadan sonra ölüm oranı birkaç hafta içinde yüzde 18’den yüzde 1’in altına düştü. Bu, modern enfeksiyon kontrolünün ve antiseptik tıbbın başlangıcı sayılıyor. Semmelweis, istatistikleriyle birlikte dönemin tıp dergilerinde sonuçlarını paylaşmaya çalıştı ancak verilerinin ciddiye alınması yıllar aldı. 

Bilimin reddettiği adam

Semmelweis’in keşfi büyük olmasına rağmen, tıp dünyasında hızla kabul görmedi. Bunun birkaç nedeni vardı. O dönem henüz mikroplar ve bakteri teorisi geniş kabul görmemişti çünkü hastalıkların sebebi olarak “miasma” yani kötü kokular teorisi hakimdi. Bir diğer neden doktorlar için “Elleriniz hastaları öldürüyor olabilir.” gibi bir önerinin, mesleki gururu zedeleyen bir iddia olmasıydı. Bazı hekimler ellerini yıkamak gibi bir eylemi kabul etmek istemediler. Bir başka neden ise Semmelweis’ın, keşfinin teorik dayanağını tıp çevrelerine yeterince açıklayamamasıydı. Bu yüzden metodunun ardındaki mekanizma bilinmiyordu.

Bu direnç yalnızca bilimsel değil, kişiseldi. Semmelweis’in doğrudan ve suçlayıcı üslubu meslektaşlarını rahatsız etti; onları anne ölümlerinden “sorumlu” tutan ifadeleri nedeniyle dışlandı. Sonunda 1850 yılında Viyana’daki görevini kaybetti. Daha sonra Budapeşte’ye döndü, St. Rochus Hastanesi’nde benzer uygulamaları sürdürdü. Burada da ölüm oranları dramatik biçimde azaldı fakat Avrupa tıp çevreleri hâlâ sessizdi.

Kurtardığı hayatlar kadar değer görmedi

Semmelweis’in yalnızlığı derinleşti. “Bilim dünyası sessiz kalırken kadınlar ölmeye devam ediyor.” diyerek meslektaşlarına mektuplar yazdı. Ancak bu çağrılar görmezden gelindi. 1865’te psikiyatri kliniğine götürüldü; ancak burası bir tedavi merkezi değil, bir akıl hastanesiydi. Gardiyanların şiddetine uğradı, sağ eli enfeksiyon kaptı ve tedavi edilmeden sepsise dönüştü. 13 Ağustos 1865’te, henüz 47 yaşındayken yalnız bir şekilde hayatını kaybetti. Ölümünün ardından yıllar geçtikçe onun bulguları doğrulandı. Louis Pasteur mikrop teorisini geliştirdi, Joseph Lister antiseptik cerrahiyi başlattı, Robert Koch ise bakteriyolojiyi sistemleştirdi. Böylece Semmelweis’in “elleri yıkama” önerisi nihayet modern tıbbın vazgeçilmez bir parçası haline geldi.

Semmelweis’ten bugüne hijyenin evrimi

Bugün Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) el hijyenini enfeksiyon kontrolünün temel adımı olarak görüyor. Her yıl 5 Mayıs, “Dünya El Hijyeni Günü” olarak kutlanıyor ve Semmelweis’in çalışmaları bu bağlamda sıkça referans alınıyor. WHO, her yıl yayımladığı küresel raporlarda Semmelweis’in keşfini, modern halk sağlığının başlangıç noktası olarak tanımlıyor. Kış mevsimi yaklaşırken virüslerin yayılımı artıyor; bir kez daha hatırlamalıyız ki: Ellerimizi yıkamak, hem geçmişin hem bugünün en güçlü koruyucu refleksi.

Bir sabun köpüğünün mirası

19’uncu yüzyılda, basit bir çözümle anne ölümleri ciddi oranda düşürülebildi. Semmelweis’in mücadelesi, bilimin yalnızca keşiflerle değil, onları savunmak cesaretiyle ilerlediğini gösteriyor. Günümüzde hâlâ el hijyeni, salgınlardan ve hastane kaynaklı enfeksiyonlardan korunmanın ilk hattı. Semmelweis’in hikayesi, bilimsel doğruların toplum tarafından kabul görmesinin ne kadar uzun ve sancılı bir süreç olabileceğini hatırlatıyor.