Piyanist ve besteci Erhan Tanman, kendi evini bir konser mekanına dönüştürdü. Hayali müzisyenlik olan makine mühendisi Ulaş Biçer ise tesadüfen, onun düzenlediği ev konserlerinden birine gitti ve o gün hayatı değişti. İşte hikayenin gerisi…
İnsanoğlu azimli varlık. Bir şeyi gerçekten çok isterse, bir şekilde yapıyor. Bu yazıda bunun örneklerine rastlayacaksınız!
Her şey, 2016 yılının haziran ayında başladı… Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı mezunu, piyanist ve çağdaş müzik bestecisi Mehmet Erhan Tanman, piyano dersleri de verdiği Moda’daki evinde arkadaşlarıyla sohbet ediyordu. Müzisyen arkadaşlarının bazıları, müziğini icra edecek mekan bulamamaktan dertliydi. Erhan da “Benim evim çok müsait aslında, burada ev konserleri düzenleyebiliriz” dedi. Böylece Piano House Moda konsepti altında ilk klasik karma konserini hayata geçirdiler. Bu ilk konser ilgi görünce, ayda bir kez karma ya da solo olmak üzere konserler düzenlemeye başladılar.
Misafirliğe gitmişsiniz duygusu...
“Farklı bir müzik dinleme deneyimi” olarak özetlenebilecek bu ev konserlerinde, zili çalarak bir konser mekanına girme duygusu dinleyicide enteresan bir his yaratıyor. Apartmanın giriş katındaki eve girdiğinizde, salona belli bir düzende dizilmiş sandalyeler ve cam kenarındaki piyano gözünüze çarpıyor. Konsere ilk gelen dinleyiciler genellikle en ön sıralardaki yerleri kapıyor. “Akustik sorunu olur mu?” düşüncesine kapılıyorsunuz ama olmuyor. Ulaş’ın berrak sesini bir apartman dairesinde dinlemek de gayet keyifli doğrusu. Konser arasında kimileri apartmanın önüne sigaraya çıkıyor. Kimileri evin tuvaline girebilmek için kuyruk oluyor. Bu farklı konser atmosferinin en hoş taraflarından biri de sanki misafirliğe gitmişsiniz duygusunu pekiştiren, aralarda karton bardaklarda ikram edilen kahveler…
Namı fısıltı gazetesiyle yayıldı
Komşular anlayışlı, dinleyiciler kendileriyle aynı kafadaydı… Böylece Piano House Moda’nın namı fısıltı gazetesiyle yayıldı. Rezervasyonla işleyen bu konser sisteminin, her konseri merakla bekleyen bir kitlesi oluştu. İlk zamanlar yer minderlerinde, büfe tepelerinde oturan dinleyiciler, bir süre sonra sandalyeli düzene terfi etti. Öyle ki şimdilerde, Walter’s Coffee’nin sponsorluğu sayesinde kahve ikramı lüksüne bile kavuştular!
Dinlemeye geldi, çalmaya başladı
Derken bir gün, Piano House Moda’nın beşinci konserine ilginç bir dinleyici geldi… Ulaş Biçer. 28 yaşında, Sakarya Üniversitesi’nde makine mühendisliği okumuş, bir süre mesleğini yapmış ama bir yandan da gönlünü müziğe kaptırmış bir genç yetenek... Yan flüt, keman, piyano, gitar gibi enstrümanlar çalıyor. Ayrıca kadife gibi bir sesi ve kendine özgü bir yorumu var.
Ulaş o günü şöyle anlatıyor: “2016’nın ekim ayıydı. Bir yandan kendimi eğitimini aldığım yan flütte geliştiriyor, bir yandan da İSMEK’te keman kursuna gidiyordum. Kurstan bir arkadaşımın Facebook paylaşımı sayesinde haberim olunca, Piano House’daki bir klasik müzik konserini dinlemeye geldim. Hiç unutmam, Doğu Kaptaner ve Ece Şermet çalıyordu. Erhan da piyanodaydı…”
Konserin sonunda Ulaş, müzisyenlerle tanışıp sohbet etmiş. Sonra her konsere gitmeye başlamış. Piano House konseptinde zaman zaman, müzikle ilgilenen dinleyiciler zaman zaman müzisyenlere eşlik edebiliyor. Ulaş da aralarda piyanonun başına geçmeye başlamış. Bir süre sonra da yan flütünü yanında getirip, Erhan’ın çaldığı Yann Tiersen parçalarına eşlik etmeye başlamış.
16. konserde, yine konser sonrası müzisyenler kendi aralarında konuşurken 90’ların müziklerinden bahsediyormuş ve Ulaş 90’lardan birkaç şarkı söylemiş. Herkes çok beğenince “Haydi gel, sen de burada 90’lar konseptiyle konser ver” demişler. Piano House bu kez Facebook sayfasından, “Klasik müzikle 90’ları buluşturuyoruz” sloganı çıkmış.
Şimdilerde Ulaş Biçer, özgün repertuarını Piano House Moda’nın yanı sıra farklı mekanlarda da çalıp söylüyor, kendi bestelerini yapıyor, yan flüt dersleri veriyor ve artık “ekmeğini” müzikten kazanıyor. Hatta Eylül ayında bir single çıkarma planı var.
Piano House Moda ise büyüme yolunda. Rezervasyonla en fazla 40 kişi alabildikleri ve talep giderek arttığı için konserleri daha büyük ve müstakil bir eve taşıma planları yapıyor Erhan. Ancak en önemli hedef her daim, sahne bulamayan yetenekli müzisyenlere mekan sağlamak…