Eski telefonlar aramıza dönüyor

Eski telefonlar aramıza dönüyor

Bir yandan yapay zeka ile donatılan akıllı telefonlar şahlanırken bir yandan da eski telefonlar yeniden doğuyor. Peki neden? 

Telefonların cebe sığmaya başladığı ancak henüz böylesine akıllı olmadığı 90’lı yılların sonu, 2000’lerin başında, iletişimde yaşanan bu devrim büyük heyecanla karşılandı. Telefonların teknolojisi kısa zamanda hızla gelişti ve yapay zekanın da desteğiyle artık ceplerde küçük boy bilgisayarlar taşıma devri geldi. Bu cihazlar insan hayatında, elbette sosyal medyanın da etkisiyle zamanla çok daha fazla yer kaplamaya başladı.

Ancak son dönemde eski model cihazların yeniden üretiminin artması, ardı ardına yeni modelleri çıkan akıllı telefonlara süren ilgi, konuya dair iki ayrı cephe oluşturdu. İngiltere’de yayın yapan The Independent gazetesinin internet sitesinde yayımlanan bir haberde, geçen yıl dünya genelinde sadece arama yapabilen eski model cep telefonlarının satışlarında artış olduğuna vurgu yapıldı. Son yıllarda insanların yeniden eski tip, başka bir deyişle “akılsız” telefonlara yönelmesinin ne gibi sebepleri var?

Konuya akıllı telefonlar cephesinden bakıldığında, akıllı telefonların zamanın hızına ayak uydurmanın çok ötesine geçtiğinden bu yana bazı suçlamaların da hedefi olduğu söylenebilir. Bunlar arasında en başta geleni asosyal bir hayat ve dijital bağımlılık. İşte akılsız telefonlara dönüşün bazı potansiyel faydaları, bu telefonlara yönelen kişiler tarafından görülüyor olabilir. Bu faydalar şöyle sıralanabilir:

Akılsız telefonlar, daha sade bir yaşam tarzını teşvik ederek hobilere zaman ayırmayı ve sosyalleşmeyi teşvik edebilir.
Akılsız telefonlar, daha sade bir yaşam tarzını teşvik ederek hobilere zaman ayırmayı ve sosyalleşmeyi teşvik edebilir.

Dikkat dağınıklığını azaltma: Akılsız telefonlar internet, sosyal medya ve oyun gibi içerikleri, uygulamaları desteklemediğinden yani dikkat dağıtıcı unsurlara sahip olmadığından, telefon kullanıcılarının daha odaklı ve verimli olmasını sağlayabilir.

Dijital bağımlılık için çözüm: Sosyal medya, uygulamalardan gelen bildirimler ve uygulama kullanımıyla ilişkili dijital bağımlılık riski azalabilir. Bu da kişinin daha dengeli bir yaşam sürmesini teşvik edebilir.

Güçlü sosyal etkileşim: Akıllı telefonlardan uzaklaşmak da yüz yüze iletişimi, sosyalliği artırabilir. İnsanlar fiziksel ortamlarda daha fazla etkileşimde bulunabilir ve dikkatleri dağılmadan son derece kaliteli zaman geçirebilirler.

Güvenlik ve gizlilik: Akılsız telefonlar, kişi ve çevresiyle alakalı olarak çok daha az veri toplandığından, kişisel bilgileri çevrimiçi olarak daha az paylaştığından, kişilerin gizliliği ve güvenliği açısından daha avantajlı olabilir.

Uzun pil ömrü: Akıllı telefonların aksine akılsız telefonlar daha az enerji tüketip daha uzun süreli şarj imkanı sunuyor. Kullanıcılar telefonlarını sık sık şarj etmek zorunda kalmıyor.

Düşük maliyet: Akılsız telefonlar bilindiği üzere çok daha uygun fiyatlı. Hem cihaz maliyeti hem de bakım masrafları daha düşük. Bu cihazlar yeni uygulamaya uyum sağlama zorunluluğu olmadığından son derece uzun ömürlü.

Kullanım kolaylığı: Akılsız telefonlar daha az işlevsellik sunuyor. Bu telefonları kullanmak için teknolojiden anlamaya da gerek kalmıyor.

Daha az stres: Akıllı telefonların aldığı bildirimler ve sosyal medya dahil taşıdığı çok sayıda uygulama kişilerin stres seviyesini artırabilir. Akılsız telefonlar, daha sade bir yaşam tarzını teşvik ederek stresi azaltabilir. Bu dönüş, dijital detoks yapmak isteyenler için iyi bir tercih olabilir.

Nokia’nın 3310 telefonunun 2017’de yeniden piyasaya sürülmesi de eski cihazlara yönelimi tetiklemiş oldu.
Nokia’nın 3310 telefonunun 2017’de yeniden piyasaya sürülmesi de eski cihazlara yönelimi tetiklemiş oldu.

Yeni Nokia 3310 çok etkili oldu

“Eski telefon” dendiğinde bir zamanların efsanesi Nokia 3310 akla ilk gelen cihazlardan oluyor. 1999 yılında üretilip 2000 yılında piyasaya sürülen, 11 güne kadar süren pil ömrü ve içerisinde bulunan ünlü yılan oyunuyla unutulmazlar arasına giren bu telefon, tüm zamanların en çok satan modellerinden biriydi. Nokia’nın 3310 telefonunun 2017’de yeniden piyasaya sürülmesi ve modelin yine büyük ilgi görmesi de eski cihazlara yönelimi tetiklemiş oldu.

‘Akılsız’ telefonlar genellikle daha uygun fiyatlı ve uzun ömürlü seçenekler olarak öne çıkıyor. Bu telefonların batarya ömrü genellikle daha uzun ve arıza oranları daha düşük, bu da kullanıcıların maliyetlerini düşürmelerine yardımcı oluyor. Ayrıca, çevresel etkiler açısından, basit telefonların üretimi ve geri dönüşümü, daha az elektronik atık ve daha düşük karbon ayak izi anlamına geliyor.

Yapılan araştırmalar insanların ekranlardan kaçmaya çalıştığına yönelik bir eğilimleri ve istekleri olduğunu ortaya çıkarıyor. Örneğin Birleşik Krallık’taki telekomünikasyon düzenleyicisi olan Ofcom tarafından yapılan araştırmaya katılan her beş kişiden ikisi telefonlarıyla çok fazla zaman geçirdiklerini itiraf ediyor. Ancak aynı araştırmada İngilizlerin yüzde 78’inin akıllı telefonları olmadan hayatlarını sürdüremeyeceğini beyan ettiği belirtiliyor. 

Yapay zeka, “Sadeleşmeye uyum sağlayarak kullanıcıların tercihlerine uyumlu davranıp minimal çözümler sunabilirim.” diyor.
Yapay zeka, “Sadeleşmeye uyum sağlayarak kullanıcıların tercihlerine uyumlu davranıp minimal çözümler sunabilirim.” diyor.

Yapay zeka vazgeçmiyor: “Sadeleşmeye uyum sağlarım”

ChatGPT’ye konuyla alakalı olarak yöneltilen “Yapay zeka (AI) açısından, akılsız telefona dönüş ne anlama geliyor?” sorusuna yapay zekanın cevabı ilginç. Konunun sebeplerinden yola çıkarak cevap veren yapay zeka, kullanıcıların dijital detoks veya daha sade bir telefon kullanımını gibi eğilimlerine duyarlı olabileceğini belirtiyor. Yapay zeka bunun için AI destekli uygulamaların ve sistemlerin, yalnızca ileri teknoloji cihazlarda değil, daha basit cihazlarda da etkili olabilmesi gerektiğini vurguluyor. Yapay zeka, basit AI çözümleri geliştirilebileceğini belirtiyor. Aynı zamanda kullanıcıların teknolojiyi nasıl kullanacağını anlamalarına yardımcı olarak dijital sağlığa katkı sağlayabileceğini de savunuyor. Yapay zeka, kullanıcılara daha fazla kontrol sunarak veri toplama süreçlerini şeffaflaştırabileceğini de iddia ediyor.

Sonuçta kullanıcıların daha az işlevsellik talep ettiği bir dünyaya adapte olabileceğini ifade eden yapay zeka özetle, “Sadeleşmeye uyum sağlayarak kullanıcıların tercihlerine uyumlu, kişiselleştirilmiş, minimal ve gizliliğe duyarlı çözümler sunabilirim.” diyor.

Kullanıcıların ‘akılsız’ telefonlara olan ilgisinin, basit bir yaşam tarzını benimsemek, teknolojik stresleri azaltmak ve güvenli bir iletişim arayışı içinde olmakla doğrudan ilgili olduğu ortadayken, hala çeşitli endişelerle yaklaşılan yapay zekanın ortayı bulma çabası ne kadar etkili olabilir? İnsanlık, zaman ve teknolojinin etkileşimi bize bir resim çizecek. Mecburen üç ressamın ortak resmi bitirmesini bekliyoruz!