McKinsey’in raporu Asya otomotiv endüstrisinin elektrikli ve otonom araçlara yönelik küresel geçişte başı çektiğini söylüyor. Otomotiv sigortacılığı ise yeni girişimlerin önünü açıyor.
Tüm dünya ekonomilerinin lokomotifi otomotiv sektörü, elektrikli ve otonom araçların hızla yaygınlaşmasıyla birlikte köklü bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Bu dönüşüm sadece üretim ve tüketim tarafını değil sigortacılık sektörünü de yeniden şekillendiriyor. Bununla beraber geleneksel sigorta modelleri, yeni nesil mobilite anlayışını karşılamada son derece yetersiz kalırken start-up odaklı ve teknoloji tabanlı sigorta girişimleri öne çıkıyor.
McKinsey’in yayımladığı “Asya Otomotiv Endüstrisi ve Sigortacılıkta Dönüşüm” raporu da buna odaklanıyor. Rapora göre Asya otomotiv endüstrisi, elektrikli ve otonom araçlara yönelik küresel geçişte liderliği üstlenmeye hazırlanıyor. Çin başta olmak üzere Güney Kore, Japonya ve Hindistan gibi ülkeler hem üretim kapasitesi hem de altyapı yatırımlarıyla mobilitenin geleceğini belirleyen merkezlere dönüşüyor. Bu eğilim sayesinde sigortacılık sektöründe de inovatif çözümlere kapı aralanıyor.

Elektrikli ve otonom araçlarla risk parametreleri değişiyor
Geleneksel sigortacılık anlayışında sürücü hataları, kaza geçmişi ve araç performansı temel kriterlerdi. Şimdi ise elektrikli ve otonom araçlarda yazılım güvenliği, batarya ömrü ve yangın riski, siber saldırılar, otonom sürüş algoritmalarının hata payı gibi yeni risk unsurları sigorta poliçelerinin kapsamına dahil oluyor.
Yeni nesil sigorta girişimleri bir başka söylemle sigorta teknolojileri alanındaki gelişmeler de otomotivdeki değişime hızlı adapte oluyor. Gerçek zamanlı veri analitiği, telematik sistemler ve yapay zeka destekli risk yönetimi sayesinde poliçeler artık kişiselleştirilebiliyor. Araçtaki sensörler, sürüş alışkanlıklarını ölçerek primleri dinamik olarak belirleyebiliyor. Ya da paylaşımlı mobilite ve kısa süreli araç kiralamaları için mikro-sigorta ürünleri geliştiriliyor. Otonom araç filolarına yönelik olarak araç kadrosu bazlı, yazılım güvenliğini de kapsayan poliçeler gündeme geliyor.
Asya’daki üretim ve inovasyon hızı, otomotiv sigortacılığında küresel standartların da Asya merkezli şekillenmesine yol açabilir. Bu da Avrupa ve ABD’deki sigorta devlerini, iş modellerini yeniden gözden geçirmeye zorlayacağa benziyor.
Otomotiv endüstrisinin geçirdiği dönüşüm, sigortacılığı daha esnek, teknolojik ve müşteri odaklı hale getiriyor. Gelecekte sigorta şirketlerinin başarısı, sadece hasar yönetiminde değil; veri güvenliği, sürdürülebilirlik ve kişiselleştirilmiş hizmetler sunabilme becerisiyle de ölçülecek. Yeni nesil girişimler ise bu alanda öncü rol üstlenmeye aday görünüyor.

Rapordan öne çıkanlar
McKinsey'in “Asya Otomotiv Endüstrisi ve Sigortacılıkta Dönüşüm” konulu çalışma ve haberlerinden öne çıkan bazı noktalar söz konusu:
- Rapora göre, önümüzdeki beş yıl içerisinde satılacak yeni elektrikli araçların yüzde 60’tan fazlasının Asya’da üretilmesi bekleniyor. McKinsey bu ifadeyle Asya’nın elektrikli araç üretiminde küresel liderliğe yerleşeceğine dikkat çekiyor.
- Raporda, Çin’in 2024 yılında 12,9 milyon araç teslim ederek şu anda diğer tüm ülkelerden daha fazla elektrikli araç sattığına vurgu yapılıyor. Bu veriyle Çin’in dünya lideri konumuna dikkat çekiliyor.
- Çin’de elektrikli araçlara uygulanan sigorta primlerinin içten yanmalı motorlu araçlara kıyasla yüzde 81 daha yüksek olduğunu ve sigorta firmalarının birleşik hasar/prim oranlarının yüzde 100’ün üzerinde gerçekleştiği vurgulanıyor.
- Birleşik Krallık’ta elektrikli araç onarım maliyetlerinin yüzde 25 daha yüksek ve onarım sürelerinin yaklaşık yüzde 10-15 daha uzun olduğu belirtiliyor.
- Veriler, otonom araçlar yaygınlaştıkça, sigortacılıkta sorumluluğun sürücülerden araç üreticilerine ve teknoloji sağlayıcılarına kaymasının gündemde olduğunu ortaya koyuyor.
McKinsey’in analizlerinde Asya’nın elektrikli araç üretiminde yükselen rolü, EV sigortacılığının yüksek primler, artan onarım maliyetleri gibi mevcut yapısal zorlukları ve gelecekte sigorta sorumluluğunun nasıl evrilebileceği konularına odaklandığını gösteriyor. Ayrıca bu ortam, yeni nesil sigorta girişimleri için de bir fırsat alanı yaratıyor.