Hepimizin Markası “Quick Sigorta”

Hepimizin Markası “Quick Sigorta”

Dr. İsmail KIZILBAY

QUICK SIGORTA GENEL MÜDÜR YRD.

Ürün ve hizmetlerin hepsi insanlar için. İnsanları düşünmeden, onların ihtiyaçlarına yakından bakmadan bir hizmet ya da mal üretmenin konforu çok eskilerde kaldı. Pazarlama tarihinde rekabet konusunda sayısız aşama geçildi. Artık insanlara sadece ürünü sunmak yetmiyor. Ürettiğiniz her neyse, onun etrafında sayısız katman içinde farklı farklı unsurlar, pazarda tercih edilmesi için sizin ürününüzün farklılıklarını oluşturuyor.


Marka bu unsurların en önemlisi. Sık kullandığımız bu 5 harfli kelime o kadar kolay edindiğiniz bir şey değil. Hemen marka olmuyorsunuz, olsanız da hep öyle kalamıyorsunuz, dikkat etmezseniz de dönüp size zarar veriyor. Sayısız tanımı ve ayrıntısı var ancak ben konuya biraz romantik yaklaşıyorum. Çünkü, şu anda, sıfırdan başlayan bir marka yolculuğunun hikayesinin parçası olmanın keyfini sürüyorum.

“Hemen marka olmuyorsunuz, olsanız da hep öyle kalamıyorsunuz, dikkat etmezseniz de dönüp size zarar veriyor.”

Her şey benim için Kanyon’da başladı. Parfüm merakım nedeniyle tanıştığım Selen Mutlu sigortacılık alanında faaliyet gösterecek yeni bir proje için iletişim konularında çalışabilecekleri bir ekip arkadaşı aradıklarını ve ilgilenmem durumunda beni projenin lideri ile tanıştırmak istediğini söyledi. Üniversiteye dönme kararı aldığım bu dönemde bana bu konu ilginç geldi ve Levent Uluçeçen ile Kanyon Kitchenette’de buluştuk. O güne kadar fular takan tanıdığım 2 kişi vardı, Levent Bey üçüncü kişi oldu. Ama sürekli olarak fular ve şapka takan tanıdığım ilk kişiydi.

“Hepimiz için en başından itibaren en önemli konulardan birisi “marka” meselesiydi. Çünkü, gerçekten de “marka”, ürüne-hizmete can veren, ona kişilik katan, ürünü veya hizmeti tüketici zihninde konumlandıran başlangıçtı.”

Hem heyecanlı hem de beni anlamaya , değerlendirmeye çalışan bir ifadeyle sorular sordu, dinledi. Anlattım anlamaya çalıştım. Ardından bir iki defa daha görüştük ve anlaştık, çalışmaya başladık. Her şey çok hızlı ilerliyordu. Büro tutuldu ama döşenmedi, bekledik... Aramıza yeni arkadaşlar katıldı. Hepimiz için en başından itibaren en önemli konulardan birisi “marka” meselesiydi. Çünkü, gerçekten de “marka”, ürüne-hizmete can veren, ona kişilik katan, ürünü veya hizmeti tüketici zihninde konumlandıran başlangıçtı. Tüketici ürünü ve hizmeti bire bir görmediği anda onu “marka” temsil ediyordu. Yani, rekabette farklılık yaratacak bir ürün-hizmet ancak marka olduğunda tanımlanabiliyordu. Tüm ekip bunun önemine inanmış ve çalışmaları destekliyordu. Önce biraz sigortacılığı anlamaya çalıştım. Okumayı seven bir adam olarak bana yeni okuma alanı çıkmıştı ve hoşuma gidiyordu. Ardından bu çalışmalar için bilgisine, yeteneğine çok güvendiğim Brand Suite İstanbul’un marka danışmanı Bülent Fidan’dan destek aldık. Fidan, çalışmalara liderlik etti ve içinden çıkamadığımız konularda bize bir rehber olarak yol gösterdi. Markanın kimliği, kişiliği, konumlandırması anketler ve analizler sonunda oluşturuldu. Ardından markanın kimliğini ifade edecek olan isim konusu ele alındı. Bu aşamada biraz tıkandık. Bu konuda ki her toplantıyı tüm ekip bir arada yaptığımız için farklı görüşler, farklı beğeniler, farklı hayatlar ve bakış açları devreye giriyordu. Sonunda Bülent Fidan’ın da katkısı ile 3 alternatif oluşturduk ve oyladık. Kazanan “Quick” oldu.

“Marka kimliğinde ortaya çıkan unsurlar yavaş yavaş marka adında ve logosunda canlanmaya başlamıştı. Şeffaf, dinamik, yol arkadaşı, neşeli, güçlü ve renkli bir vatandaş vardı karşımızda. Daha çok sevdik onu.”

Bir hafta boyunca Quick bizlerden tanımaya çalıştığımız yabancı bir adam muamelesi gördü. Tamam, beğenmiştik, oylamada kazanmıştı ama bize halen yabancıydı. Bunun bir nedeni de Quick sadece bir harfler topluluğu olarak karşımızdaydı. Markanın sözel kısmıydı, henüz görsel olarak zihnimizde yerini almıyordu. Yani bir “logo” değildi. Bu aşamada ajansımız Project House devreye girdi ve Cüneyt Devrim’in yönetiminde, hepimizin çok sevdiği logomuzu önümüze koydu. Quick şimdi 5 harfli bir kelime olmaktan çıkmıştı. Marka kimliğinde ortaya çıkan unsurlar yavaş yavaş marka adında ve logosunda canlanmaya başlamıştı. Şeffaf, dinamik, yol arkadaşı, neşeli, güçlü ve renkli bir vatandaş vardı karşımızda. Daha çok sevdik onu.

“Markalar sevgi ile büyür ve artık ona sadece bizim sevgimiz yetmiyor. Hepinizin onu sevmesi için elimizden geleni yapacağız.”

Sonrasında ise onu büyütmek için çalışmaya başladık. Başta oluşturduğumuz kurumsal ve hizmet marka kimliğimiz çerçevesinde ofisimizin tasarımı ve dekorasyonu, kurumsal kimliğimizin tüm malzemeleri, web sitemiz ve iletişim stratejimiz yapılanmaya başladı. Böyle arka arkaya, kolayca tıkır tıkır işliyor gibi anlattığıma bakmayın, çok ama çok yorulduk ve sanırım biraz daha yorulmaya devam edeceğiz. Sonuçta markalar da bebekler gibi. Büyümesi gerekiyor. Her türlü hazırlığımızı tamamlayıp sigortacılık ruhsatımızı beklemeye başladık. Ardından ruhsat geldi ve yine çok kısa sürede ilk poliçemizi kestik. Quick bebek, o gün ilk adımını attı. Elleri önde düşmemeye çalışarak ilk adımları peşinde hâlen koşarken hızla da büyümeye başladı. Quick bebeklik dönemini hızlı geçti ama çok genç. Halen özen istiyor ve sevgi-ilgi bekliyor. Markalar sevgi ile büyür ve artık ona sadece bizim sevgimiz yetmiyor. Hepinizin onu sevmesi için elimizden geleni yapacağız. Markalar şirketlere, kişilere ait değildir. Markalar, onu yaşayan, onunla hayatına değer katan herkesindir. Yani Quick Sigorta bundan böyle bizim değil sizlerin. Tersini düşünenler aslında sadece o ismin tesciline sahip olduklarını pek bilmiyorlar. Bir marka onu sevenlere aittir ve onu sevenler yok ise o zaman marka da yoktur. Bu yolculukta hep birlikte Türkiye’nin bu genç markasını büyüteceğiz. Biz bugün Quick Sigorta markasını size teslim ediyoruz. Ona iyi bakın çünkü o bizim gözbebeğimiz.


MUHTEŞEM EKİP;

Yukarıda anlattıklarımı adı geçen 4-5 kişi yapmadık tabi ki, yapamazdık. Kurumun ağabey ihtiyacını harika şekilde dolduran, sakin ve beyefendi üslubu ile bizlere örnek olan, 40 yıllık sigortacılık tecrübesini bizlerle paylaşan Tarık Turhan, derin sigortacılık tecrübesi, pozitif doğası, iletişim alanına olan ilgisi ve tanıştığım en sağlam gazete koleksiyoncusu , Maher Holding Danışmanı Ahmet Yaşar, basketbolda bana karşı ağır hezimetler yaşasa da her zaman güler yüzü ile insana güven veren hasardan sorumlu GMY. Eyüp Özsoy, ekibin sakin adamı, rakamlarla arası iyi olan CFO Volkan Yıldız, şimdi aramızda olmayan ancak bize önemli katkıları olan, çirkin sakalına rağmen sevdiğimiz IT Direktörü Alper Gürbüz, benim gibi parfüm meraklısı, bir çuval rakamın ve hesaplamanın arasından sakin şekilde sıyrılıp yol alan aktüerimiz Selen Mutlu, böylesine zor bir projeyi sırtına alan, fantastik diyebileceğim bir yaklaşımla, klasik ve hiç sevmediğim IK üslubunu hiçe sayarak bu ekibi oluşturan, sürekli aramızda, yanımızda olan ve heyecanını bize aşılayan CEO’muz Levent Uluçeçen ve tabii ki aramıza her katıldığında güler yüzü, samimiyeti, iş dünyasına olan hakimiyeti ve güven veren yaklaşımı ile Yönetim Kurulu Başkanımız Mahmut Erdemoğlu. Burada adını sayamadığım diğer arkadaşlarımız, hepsi elini taşın altına koydu. Bu çabanın başarısında gizli imzası olan ve her türlü stresimizi çeken, bu zorlu yolculukta bize güç veren eşlerimizi, yakınlarımızı, çocuklarımızı unutmuş değilim. Serpil Köken sanırım kuruluş hikayemizi anlatsa bambaşka bir pencere açacaktır. Hepinize sonsuz teşekkürler. Zoru başaran, imkansızı isteyen bu muhteşem ekibin bir parçası olmak bana hiç beklemediğim bir dönemde bambaşka bir onur yaşattı. Bu ekip çok yoruldu, çok çalıştı. Sık sık kavga ettik, gerildik, umutsuzluğa düştük ardından coşku ile dolduk ama her zaman projeye inandık. 

Quick Sigorta
Quick Sigorta