Güneş koruyucu çoğu kişi için yazlık hatta sadece tatile özgü bir bakım kuralı. Ama aslında yaz ya da kış fark etmeden hatta havanın güneşli ya da bulutlu olduğuna bakmadan güneş kremi kullanılması öneriliyor. Uzmanlar öneriyor, sosyal medya fenomenleri öne çıkarıyor ve günlük hayatta artık daha fazla kişi güneşten kendini korumaya çalışıyor.
Güneş hayatın kaynağı ama aynı zamanda cilt sağlığını da tehdit eden bir etken. Dermatoloji Uzm. Dr. Emine Özge Ayabakan, güneşin cildimize verdiği zararları şöyle sıralıyor: “Güneş ışınları deride yaşlanmaya yol açarken, deri kanseri riskini artırır. Bronzlaşırken güneş ışınları hücrelerde kalıcı tahribatlara yol açar. UVA ve UVB ışınları cilt hücrelerinin yapısını bozarak güneş lekeleri, kılcal damar artışları, cilt sarkmaları gibi yaşlanma bulgularını, uzun vadede kötü huylu tümörlerin oluşumunu tetikler. Bronzlaşma her zaman için sağlıksız bir durumdur.”
Bronzlaşmayı bu kadar çok severken nasıl ayrı kalacağımız bir muamma ama daha büyük bir sorunumuz var. Güneşlenip keyif yaparken bronz olmayı bekliyoruz fakat gün içinde dışarıda olduğumuz her an tehlike altındayız. Bu nedenle güneş gökyüzünde olduğu sürece, kendimizi koruma altına almamız oldukça önemli.
“Çocuk yaştan itibaren düzenli olarak güneş ışınlarından korunmalıyız”
“Güneş koruyucu alırken cilt yapısına uygun, alerji oluşturmayan, suya ve tere dayanıklı olmasına özen göstermeli ve içerdiği maddelere dikkat etmeliyiz. Açık tenli kişiler, alerjik ciltler ve bebekler için en az SPF 30 koruma faktörlü kremler tercih edilmeli” diyen Dr. Ayabakan, çocuk yaşta oluşan güneş yanıklarının ve su toplamalarının ilerleyen yaşlarda cilt kanseri riskini de artırdığı konusunda uyarıyor.
Güneş kremleri genelde yazlık kullanım için üretildiğinden çoğu kişi için günlük hayata dahil edilmesi zor gibi düşünülüyor. Sonuçta yapış yapış bir halde kimse işe gitmek istemez. Ama aslında kullanım yeri ve amacına göre çok farklı ürünler var. Örneğin, sadece yüz için kullanılabilecek ürünleri çantanıza atabilirsiniz ya da ofis çekmecenizde bir tane bulunabilir. Dr. Ayabakan, özellikle yüz için seçilecek güneş kremine uzman bir dermatologa sormadan karar verilmemesini söylüyor. Aksi halde güneşten korurken cildinizin yağ dengesini bozabilirsiniz. Ayrıca gözeneklerin tıkanmasıyla iltihaplanma ve sivilcelenme gibi sorunlar da yaşayabilirsiniz. Çok kuru ciltlerdeyse öncelikle nemlendirici sürdükten sonra nemlendirici oranı yüksek koruyucu kullanılması uygundur.
Güneş koruyucularla birlikte kullandığınız kozmetiklere dikkat
Güneş kremi sürdükten sonra parfüm sıktığınız olmuştur. Ama aslında bu yapılması gereken en son şeylerden biri. Çünkü güneşe çıkmadan önce sıkılan parfüm ya da deodorantlarda UV ışınlarına reaksiyon gösteren maddeler bulunabileceğinden kremin koruyuculuğunu yitirmesine sebep olur. Özellikle uzak durulması gereken parfüm içerikleriyse bergamot otu, lavanta ve biberiye. Bu esanslardan oluşan parfümler cildinizi zararlı ışınlara karşı savunmasız hale getirir.
Losyon yerine krem
Güneş losyonları yerine güneş kremlerinin daha etkili olduğunu söyleyen Dr. Ayabakan, koruyucuların da kimyasal ve fiziksel olarak ayrıldığını vurguluyor. Örneğin, fiziksel koruyucular güneş ışınlarını yansıtan titanyum dioksit ve çinko oksit gibi mineral filtre içerirken, mineral içerikli ürünler daha az kimyasal içerdikleri için derisi alerjik veya hassas kişilerde kullanılabilir. Kozmetik dünyasının bir numaralı şüphelisi parabenden de uzak durmak gerekli.
Güneş kremleri gerçekten koruyucu melekler mi?
Son zamanlarda güneş koruyucularının özellikle D vitaminin vücutta yapımını engellediği üzerine birçok yorum var. Bu da birçok kullanıcın ürünlere şüpheyle yaklaşmasına sebep oluyor. Güneşin sağlığımız ve psikolojimiz üzerindeki olumlu etkileri su götürmeyen bir gerçek. Fakat gerçekten koruyucular nedeniyle vücudumuza gereken D vitaminini alamıyor muyuz?
Dr. Özge Emine Ayabakan, içimizi rahatlatacak bilgiyi veriyor: “Sanıldığının aksine güneş koruyucularının kullanımı ile vitamin D eksikliği gelişimi söz konusu değildir. Tüm güneşten koruyucu kremler bir miktar güneş ışınının derimize geçişine izin vermektedir ki bu miktar vitamin D yapımı için yeterlidir. Ayrıca D vitamini besinler yolu ile de yeterince alınmaktadır. Kremlerin yüksek koruma faktörlü olması ve sık uygulama yapılması D vitamini alınması açısından engel değildir.”
Güneşin zararlı etkilerinden korunmanın tek yolu koruyucular değil elbette. Bol sebze ve meyve tüketmek, günde en az sekiz bardak su içmek, beta karotenin içeren havuç, kayısı, bal kabağı, kavun, yumurta sarısı tüketerek güneşin oksidatif stresinden korunabiliriz.