İş dünyasında yapay zeka teknolojileri, verim artışı ve zaman tasarrufu vaadiyle öne çıkıyor. Ancak konuya iş verimliliği ile tükenmişlik hissi arasındaki denge açısından bakmakta fayda var.
Günümüzün iş dünyasında, birçok sektörde ağırlığını artırmaya başlayan yapay zeka teknolojileri, kullanıldığı alanda çalışana ve şirkete verimlilik artışı ve zaman tasarrufu gibi avantajlar sağlayabiliyor. Yine de bu teknolojinin bireysel ve kitlesel etkileri tartışma konusu olmaya devam ediyor. Yapay zekanın iş verimliliği gibi sağladığı katkılar ve tükenmişlik hissi gibi yaratabileceği potansiyel zararlar beraber ele alındığında ortaya çıkan tablo, konuya dair daha doğru bir bakış açısı kazandırabilir.
Öncelikle yapay zekanın sektörlere sağladığı olumlu etkilere bakalım…
- İş süreçlerinin otomasyonu ilk ve en önemli fayda. Yapay zeka tabanlı yazılımlar muhasebe, bordro, stok yönetimi gibi rutin işlerde insan hatasını azaltarak şirketlere önemli maliyet avantajları sağlar.
- Yöneticiler, yapay zeka algoritmaları yardımıyla daha hızlı ve doğru kararlar alabilir. İşler daha hızlı ilerler ve kaynaklar etkili bir şekilde kullanılabilir.
- Yapay zeka, insan çalışanların yaratıcılık gerektiren işlere daha fazla zaman ayırmasını sağlar. Böylece yenilikçi projelere odaklanılması kolaylaşır.
Bununla birlikte yapay zeka teknolojilerinin bir hayli hızlı yayılması, çalışanların psikolojik sağlığı üzerinde bazı olumsuz etkiler yaratabiliyor. Bunlar şöyle sıralanabilir:
- Kişinin yapay zeka teknolojilerinin kendisini işsiz bırakabileceği korkusu, mesleki güvenceye olan hissi zayıflatabilir. Özellikle yapay zekanın yetkinliklerinin çok hızlı geliştiği bir ortamda, bireyler kendilerini yetersiz hissetme ve mesleklerinde geride kalma kaygısıyla baş etmek zorunda da kalabilir.
- Yapay zeka destekli bir halde ve sürekli iletişim halinde olma, çevrim içi çalışma sistemlerinin içinde yer alma da bir başka sorum. Sıkışmış hisseden, uzun vadede tükenmişlik yaşayan bireyler iş-yaşam dengesini kurmakta zorlanabilir.
- Bazı çalışanlar, insan etkileşiminin azalmasından kaynaklanan yalnızlık hissi ve buna bağlı olarak moral bozukluğu, daha da ötesinde ruhsal çöküntü yaşayabilir.
Psikolojik etkiye yönelik araştırmalar ne diyor
Konunun olumlu ve olumsuz yönlerini, iki saygın kurumun araştırmalarını referans alarak daha detaylı aktaralım. Zira bilimsel araştırmalar bir süredir yapay zeka teknolojilerinin çalışan psikolojisi üzerindeki etkilerini çeşitli boyutlarda ele almaya çalışıyor.
2021 yılında Harvard Business Review’da yayımlanan bir çalışma, yapay zeka teknolojilerinin fazla kullanımının iş yükünü artırıp tükenmişlik hissini tetikleyebileceğini ortaya koyuyor. Positive Psychology Journal’da yer alan bir başka araştırma da yapay zekanın kullanımına adapte olabilen çalışanların, daha az stres yaşadığı ve iş tatminlerinin arttığı hususunun altı çiziliyor.
Harvard Business Review’un çalışmasındaki temel bulgulara bakıldığında, yapay zekanın her ne kadar süreçleri otomatikleştirse de çalışanların iş yükünü hafifletmek yerine daha fazla iş talebiyle karşılaşmalarına neden olabileceğinin altı çiziliyor. Bunun temel sebepleri arasında sürekli erişim ve çalışma, beceri gelişimi baskısı, veri takibi ve performans ölçümü geliyor.
Araştırmanın özetine bakıldığında bazı konular öne çıkıyor. Örneğin yapay zeka tabanlı sistemler, çalışanların sürekli çevrimiçi olmalarını gerektirebiliyor. Bu durum, iş-yaşam dengesini bozarak tükenmişlik hissini tetikleyebilir deniyor. Yine çalışanlar, hızla değişen teknolojilere uyum sağlama ve kendilerini sürekli geliştirme baskısı hissedebilir. Yapay zeka araçları, çalışanların performansını daha sık ve detaylı bir şekilde izlediğinden bu da kişideki stres seviyesini artırabilir. Araştırmanın sonucunda iş yükünün dengelenmesi ve çalışanların psikolojik refahının korunması açısından yapay zekanın alana dikkatli bir şekilde entegre edilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Positive Psychology Journal’ın yürüttüğü çalışmada ise yapay zekanın iş dünyasındaki olumlu etkilerine odaklanılıyor. Özellikle yapay zekanın getirdiği teknolojik yeniliklere uyum sağlayabilen çalışanlar baz alındığında şunlar gözlemlenmiş:
- Çalışanlar, rutin görevlerden kurtulduklarında daha az stres hissediyor.
- Yapay zekanın sağladığı verimlilik artışı, çalışanların kendi rollerinde daha değerli hissetmeleri ve tatmin olmaları gibi faydalar getiriyor.
- Yeni beceriler kazanıp iş dünyasındaki değişimlere uyum sağladıkları için çalışanların özgüvenleri artıyor.
Araştırmada yapay zekanın getirdiklerine uyum sağlayabilen çalışanların daha yüksek iş tatmini ve daha düşük stres seviyesine sahip olduğunun altı çiziliyor. Bu durumun gerçekleşmesi ve sürekliliğinin sağlanması için işletmelerin, çalışanlarına devamlılığı olan eğitim ve destek programları sunmaları gerektiği de vurgulanıyor.
Denge kurulması önem taşıyor
Her iki araştırmaya da bakıldığında yapay zekanın iş dünyasındaki etkilerinin hem fırsatlar hem de riskler barındırdığı ortada. Çalışanlara eğitim, destek ve esnek çalışma modelleri sunmak bu dengenin sağlanmasında kritik rol oynayabilir. Yine yapay zeka tabanlı sistemler devreye alınırken insan temasını koruyacak mekanizmalar geliştirilebilir. Ayrıca özellikle yöneticiler, çalışanlarının iş-yaşam dengesini korumak amacıyla yapay zekanın çalışma saatleri üzerindeki etkilerini en aza indirmeye özen gösterebilir. Bu noktada yapay zekanın iş dünyasına sağlıklı bir şekilde uyumlanması, doğru bir strateji ve etik yaklaşım arasında denge kurulmasına bağlı gibi görünüyor.