İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nda 2013’te yapılan değişiklikle, iş yeri hekimleri artık Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri’ne (OSGB) bağlı olarak çalışmaya başladı. Daha önce sadece bireysel olarak iş yeri hekimliği yapan doktorlar, artık şirketler (OSGB) aracılığıyla iş yerlerine hizmet veriyor. Bu gelişmenin iş yeri hekimlerinin hayatına nasıl yansıdığını ve yeni sistemi, 20 yıllık iş yeri hekimi Dr. Ali Çınar ile konuştuk.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, Haziran 2012'de çıkarıldı. OSGB'lerin kurulması ve iş yerinin çalışan sayısına ve yaptığı işe göre denetim yapılması zorunluluğu ise kanunda yapılan değişiklikle Temmuz 2013'te getirildi. İş yerlerinin tehlike derecesine göre sınıflandırılması esasına dayanan, iş güvenliğini ve işçi sağlığını, iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimine emanet ederek iş kazalarını azaltmayı hedefleyen köklü bir değişiklik bu.
Öncelikle sistemi anlamak için detaylara bakalım. Çok tehlikeli, tehlikeli ve az tehlikeli olarak üçe ayrılan iş yerlerinden 500'den 1000'e kadar işçisi olanlarda, tüm gün iş yeri hekimi bulundurulması gerekiyor. Çalışan sayısı 50'den fazla olan iş yerlerinde ise çalışan işçi sayısına göre belirli bir dakika ayrılıyor ve iş yeri hekimi bu saatlere göre iş yerlerinde görevini yapıyor.
Dr. Ali Çınar, eski sistemde de yeni sistemde de iş yeri hekimliği yapmış, 40 yıllık bir pratisyen hekim. Beş yıldızlı bir otelde, Berdan İplik Fabrikası'nda ve ihracat yapan bir kauçuk fabrikasında olmak üzere 15 yıllık iş yeri hekimliği tecrübesine sahip. 2014'ten bu yana da bir OSGB bünyesinde çok tehlikeli ve tehlikeli firmalara iş yeri hekimliği hizmeti vermeye devam ediyor.
Peki uygulamada neler yaşanıyor? Dr. Ali Çınar'ın belirttiğine göre kanun değişikliğinin ardından ilk etapta işverenler iş yeri hekimlerini istemediler çünkü zorunlu bir uygulamaydı ve işveren için, işçi başına ekstra maliyet demekti.
İşverenin yeni sisteme alışması zaman aldı
"İşverenin buna alışması biraz zaman aldı" diyen Çınar, sorumluluklarını şu sözlerle anlatıyor:
"Başta tepki gösteren işverenler, önlemler almak zorunda kaldı ve zamanla önlem almaya alıştı. İş sağlığı ve güvenliği defterine her ay iş yerindeki eksikler yazılıyor. Çalışma Bakanlığı'ndan gelen müfettiş, yaptığı denetimde bu eksikliklerin giderilmediği görürse, iş yerine ceza kesme yetkisine sahip. Bu cezai yaptırımdan dolayı işveren iş güvenliği uzmanıyla pazarlık ederek eksiklerin deftere yazılmasını istemiyor."
İş yeri hekimleri işe alımlarda, işçinin işe giriş muayenelerini (tahliller, tetkikler, EKG, göz muayenesi gibi detaylar yapılarak) inceliyor ve kişinin işe uygun olup olmadığına karar veriyor. Bunların periyodik muayeneleri de iş yeri hekiminin sorumluluğunda. İşçiye iki gün rapor yazma yetkisi olan iş yeri hekimlerinin bunun dışında ilaç yazma yetkisi de var, yani işçi hastaysa doktora muayene olup ilacını yazdırabiliyor.
En tehlikeli iş alanları inşaatlar
Mermer ocakları, maden ocakları ve inşaatlar en tehlikeli çalışma alanları. Çınar, inşaat firmalarındaki gözlemlerini şöyle aktarıyor: "İşçiler maalesef baretini, paraşüt kemerini takmaya, 'rahat çalışamıyorum' bahanesiyle karşı çıkıyor. Artık en azından asgari önlemler alınıyor ve böylece iş kazaları azalıyor. Çok tehlikeli iş yerlerinde muayene süresi işçi başına aylık maksimum 15 dakika, tehlikeli iş yerlerinde 10 dakika, az tehlikeli iş yerlerinde 5 dakika."
İşe alım raporunun alınmasının ardından çok tehlikeli işlerde yılda bir kez tahliller ve testler yeniden yapılıyor. Bu süre tehlikesiz iş yerlerinde üç yılda bire düşüyor. Bu periyodik muayeneler özellikle, oluşabilecek meslek hastalıklarının takibinde büyük önem taşıyor. Zira mesleki hastalıklar da en az iş kazaları kadar tehlikeli.
Sistem yüzde 50 oturdu
“OSGB'ler arasında rekabet fiyatlara yansıyor ve fiyatlar düşürülüyor” diyen Çınar, sözlerine şöyle devam ediyor: "İş yeri hekimi de çalıştığı OSGB'nin sigortalı çalışanı oluyor ve artık tek bir yerin iş yeri hekimi olmuyor; farklı farklı iş yerlerini ziyaret ediyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın işçi başına verdiği bir fiyat var ancak OSGB'ler bunu aşağıya çekmeye çalışıyor. OSGB'ler satış temsilcisi bulundurarak iş yerleriyle anlaşma yapıyorlar. OSGB'lerin ticari işletmelerden herhangi bir farkı yok. 2014 yılında bu değişiklik olduğunda karlı bir yatırım aracı gibi görüldüğünden çok sayıda OSGB kuruldu ve doktorun, iş güvenliği uzmanının maaşını ödeyemeyen OSGB'lerin çoğu kapanmak zorunda kaldı. Şu an yeni sistem yüzde 50 oranında oturdu demek yanlış olmaz."
Bu arada, OSGB sayısının yeniden daha da artmasını sağlayacak önemli bir kanun değişikliği, geçtiğimiz aylarda 2020'ye ertelendi. Çınar'a göre bu, oldukça önemli bir gelişme çünkü kanun, 50'den az çalışanı bulunan az tehlikeli iş yerlerinin, yani hemen her restoranın, hatta bakkalın bile bir OSGB ile anlaşması anlamına geliyor.
Şu bilgiyi de eklemek de fayda var: Dr. Ali Çınar'ın belirttiğine göre, eski sistemde olduğu gibi iş yeri hekimleri zaten bulunan büyük firmalardan, kendi hekimleriyle çalışmaya devam eden, bir OSGB ile anlaşmayan firmalar da oldu.
Eğitimleri artık Tabipler Odası vermiyor
Hemen her hekim iş yeri hekimliği sertifikası alarak iş yeri hekimliği yapabiliyor. Çınar, 2003 yılına kadar Tabipler Odası'ndan eğitim alarak alınan iş yeri hekimliği sertifikalarının, artık ÖSYM'nin onayladığı akademiler tarafından verildiğini söylüyor. ÖSYM'nin belirlediği sınav takvimine göre genelde yılda iki kez açılan kayıtlara göre başvuruda bulunan hekimler, iki hafta online eğitimden, iki hafta da normal eğitimden geçiyor. Online dersleri tamamlayıp sınavları tamamlamayan hekimler, normal eğitime katılamıyor. Eğitimin sonunda beş gün bir firmada staj da gören hekimler, sonunda ÖSYM'nin belirlediği iş yeri hekimliği sınavına giriyor.
2011'de sertifikayı yenilemek için kursa gittiğini belirten Çınar, artık iş yeri hekimliği sınavının ÖSYM'ye devredildiğini belirtiyor ve ekliyor: "Eğitimler oldukça sıkılaştı. Sertifikanız, sınavı geçerseniz beş yıl geçerli. Beş yılın sonunda yenilemek isterseniz yine akademilerden en az 30 saat eğitim almanız gerekiyor."