Şehirde kalan çocuklara eğlenceli öneriler

Şehirde kalan çocuklara eğlenceli öneriler

Tatile gitmeyen ya da gidemeyen aileler ve çocukları için tatili dinlenerek, eğlenerek ve gelişerek geçirmek mümkün. İşte öneriler… 

Okulların kapanmasıyla birlikte çocuklar uzun bir tatil dönemine adım attı. Tatil planları yapan aileler, şehirden ayrılıp yazlıklara ya da köylerine geçenler çocukların bu zamanı nasıl geçireceği konusunda çok da sıkıntı yaşamıyor olabilir. Ancak özellikle şehirde kalan aileler için bu bağlamda da bir sorun beliriyor: “Yaz tatilini çocuğum için nasıl daha verimli ve keyifli hale getirebilirim?”

Yaz tatili yalnızca dinlenme değil, aynı zamanda çocukların sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimlerini desteklemek için de büyük bir fırsat. Üstelik çocukların bunun için mutlaka bir yaz kampına gitmesi ya da şehir dışına çıkması gerekmez. Şehirde kalan çocuklar da hem eğlenebilir hem de yeni beceriler kazanabilir. İşte ailelerin ve eğitmenlerin bu süreci destekleyebileceği bazı öneriler:

Şehir kütüphanelerinde düzenlenen okuma saatleri, bilim merkezlerindeki deney atölyeleri ya da müze gezileri, çocukların merak duygusunu besler.
Şehir kütüphanelerinde düzenlenen okuma saatleri, bilim merkezlerindeki deney atölyeleri ya da müze gezileri, çocukların merak duygusunu besler.

Öğrenmenin eğlenceye dönüşmesi mümkün: Tatilde çocuklar okul havasından uzaklaşmak istiyor elbette ve bu son derece doğal bir istek. Ancak öğrenme tamamen durmak zorunda değil. Şehir kütüphanelerinde düzenlenen okuma saatleri, bilim merkezlerindeki deney atölyeleri ya da müze gezileri, çocukların merak duygusunu besler. Ayrıca evde birlikte kitap okuma saatleri düzenlemek, yaz günlüğü tutmalarını teşvik etmek ya da küçük keşif projeleri oluşturmak hem zihinsel gelişimlerine katkı sunar hem de sorumluluk bilinci geliştirir.

Yaz tatili, çocukların iç dünyalarını ifade edebilecekleri sanat etkinliklerine zaman ayırmak için ideal bir zaman
Yaz tatili, çocukların iç dünyalarını ifade edebilecekleri sanat etkinliklerine zaman ayırmak için ideal bir zaman

Sanat ve yaratıcılıkla, doğayla buluşma zamanı: Örneğin resim yapmak, hikaye yazmak, kukla tiyatrosu kurmak, geri dönüşüm malzemelerinden heykeller tasarlamak… Yaz tatili, çocukların iç dünyalarını ifade edebilecekleri sanat etkinliklerine zaman ayırmak için son derece ideal bir zaman. Çocukların yaratıcılığını destekleyen her etkinlik, aynı zamanda onların duygusal zekasını da güçlendirir.

Doğa ile bir araya gelmek de çocuklar açısından son derece önemli. Mahalledeki ağaçları gözlemlemek, balkon bahçeciliği yapmak, kuş gözlemi için parkta sessizce oturmak, hatta bir gün boyunca doğayı çizen küçük bir defter tutmak gibi etkinlikler, çocuklardaki doğa sevgisini ve farkındalığını güçlendirir.

Çocuğu tablet ya da televizyonu bilinçli kullanmaya teşvik etmek daha sürdürülebilir bir yaklaşım olur.
Çocuğu tablet ya da televizyonu bilinçli kullanmaya teşvik etmek daha sürdürülebilir bir yaklaşım olur.

Ekran süresini dert etmek yerine dijital kaliteyi önceliklendirmek: Çocuklara tatilde ekran süresini tamamen yasaklamak yerine, tablet ya da televizyonu bilinçli kullanmaya teşvik etmek daha sürdürülebilir bir yaklaşım olur. Eğitici uygulamalar, yaşına uygun belgeseller veya birlikte izlenip sonrasında sohbet edilebilecek filmler çocukla bağ kurmanın bir parçasına dönüşebilir.

Hareket ve sakinliği dengede tutmak, sosyal olmak üzerine: Çocukların enerjisini atabileceği açık hava etkinlikleri kadar onları bedensel ve zihinsel olarak sakinleştirecek çalışmalara yönlendirmek de önemli. Günlük yürüyüşler, bisiklet turları, spor alanlarında serbest oyunlar kadar çocuk yogası, nefes çalışmaları da yazın ruhuna uygun.

Yaz tatilinde çocuklar, arkadaş ilişkilerini geliştirmek, paylaşmayı ve iş birliğini deneyimlemek amacıyla doğal ortamlara ciddi anlamda ihtiyaç duyuyor. Mahalledeki park buluşmaları, komşu çocuklarla oyun saatleri, ortak yürütülen küçük projeler ya da grup hikâye yazımı gibi etkinliklerle sosyal gelişim desteklenebilir.

Yaz tatili çocuğun sadece “boş zaman” geçirdiği bir zaman dilimi değil elbette. Bu dönemler çocuğun kendiyle tanıştığı, becerilerini fark ettiği, dinlenip yenilendiği bir dönem olmalı. Burada önemli olan şey her günü bir etkinlikle doldurmak değil, çocuğun ilgi alanlarına kulak vererek onunla birlikte anlamlı anlar yaratmak.

Sonuçta şehirde kalmak, tatilin tadını çıkarmaya engel değil. Bazen bir ağacın gölgesinde birlikte yenen dondurma, birlikte yapılan bir yapboz, karanlıkta anlatılan bir masal ya da hikaye de çocuk açısından onun iç dünyasında en pahalı etkinlikten çok daha derin bir sevgi izi, anısı bırakabilir.