Lojistik sektörünün geleceğini büyük ölçüde değiştirecek, hatta bir dönüşüm yaşatacak olan otonom araçlar daha verimli, daha güvenli, daha hızlı, daha düşük maliyetli bir işleyiş sunuyor.
Sektörün her kolunu dönüştürüyor
Yapay zeka, bilgisayar, lidar, sonar, radar, GPS gibi teknoloji ve sistemlerle donatılmış, sürücüsüz şekilde yol alabilen otonom araçlarla ilgili yenilikler hız kesmeden devam ediyor. Çoğu sektörde kullanılan bu araçlar, lojistik sektörünü de kökten değiştirecek gibi görünüyor. Lojistik sektörünün işleyişini daha güvenli, daha hızlı hale getiren otonom araçlar, maliyetleri de düşürüyor.
Lojistik sektörü dediğimizde, aklınıza sadece ürün, araç veya mal taşıyan kamyonlar, tırlar gelmesin. Teslimat robotları ve drone’lar da sektörü değiştiriyor. Japonya’da hizmet veren kargo şirketi Sora-iina ve bazı Amerika Birleşik Devletleri eyaletlerinde drone ile teslimat yapan Amazon’un öncü olduğu kargo sektöründe de birçok değişim bekleniyor. Otonom araçlar, lojistik sektörünün bir iş kolu olan depolama alanını da yeniden şekillendiriyor, süreç hızlanıyor ve daha düzenli hale geliyor.

Daha düşük maliyet, daha verimli ve güvenli işleyiş
Otonom araçların lojistik sektörüne sağladığı en önemli avantaj maliyetleri azaltmak. Şoför yani insan gücü ihtiyacını ortadan kaldıran otonom araçlar; maaş ve sigortanın yanı sıra vardiya planlaması gibi ek insan güçlerinin getirdiği maliyetleri de düşürüyor. Bir maliyet artısı da yakıt ve bakım konusunda gerçekleşiyor. Çünkü bu araçlar verimli sürüş yapabiliyor, dolayısıyla yakıt tüketimi azalabiliyor ve bakım maliyetleri daha düşük. Fakat otonom araç filosu ve gerekli sistemi kurmanın büyük sermaye gerektirdiğini unutmamak gerekiyor.
Otonom araçlar, lojistik sektörünün daha hızlı ve daha verimli olmasını da sağlıyor. Nasıl mı? İnsan gücüne duyulan ihtiyaç azalınca, mola ve tatil gibi zamanlara da ihtiyaç duyulmuyor. Yani otonom araçlar, lojistik işleyişinin yedi gün 24 saat boyunca, hiç durmadan devam edebilmesini sağlıyor. Yapay zeka gibi teknolojiler ve algoritmalar kullanan araçlar; daha hızlı, daha güvenli rota optimizasyonları sayesinde teslimat sürelerini azaltıyor.

Güvenlik demişken bahsetmeden geçmemeli. Otonom araçlar sayesinde sektörde oldukça sık görülen, insan kaynaklı, yorgunluk veya dikkatsizlik sonucu oluşabilen kazaların azalacağı; araçlardaki hassas sistemler ve teknolojiler sayesinde çarpışma veya tehlike risklerinin düşeceği, yol güvenliğinin artacağı düşünülüyor.
Otonom araçlar, lojistik sektörünün gezegenimize verdiği çevresel ayak izini de azaltacak. Elektrikli olması nedeniyle çevre dostu olan bu araçlar, şirketlerin sürdürülebilirlik hedefleri de beraberinde getirecek.
İstihdam ve iş alanları değişiyor
İnsan gücünün ve maliyetin azalmasından bahsettik. Tabii ki bu durumun dezavantajı da var, bu mesleği yapanlara duyulan ihtiyacın yok olması. İstihdam alanında ne değişecek derseniz, yeni iş kollarına ihtiyaç duyulacak. Örneğin otonom araçları konusunda uzman bakım elemanları ve veri analistleri, sektörün vazgeçilmesi olacak.
Değişen sadece meslekler olmayacak… Ülkelerin trafik kuralları veya araç sigorta detayları da güncellenecek. Belki hukuk maddelerinde de değişim yaşanacak, çünkü hala otonom araçların kaza yapması durumunda kimin sorumlu olacağına dair soru işaretleri mevcut. Ayrıca otonom araçların verimli çalışabilmesi için yol çizgilerinin, trafik ışıklarının ve diğer altyapıların da güncellenmesi gerekiyor.
Bir yandan da bu durum siber riskleri de beraberinde getiriyor. Bu değişimin getireceği negatif sonuçlar da olacak. Otonom araçlar internete bağlı çalıştığı için siber saldırılara açık hale gelebilecek ve saldırı durumunda büyük lojistik firmalar zarar görebilecek. Veri gizliliği de bir başka konu, toplanan veriler kötü amaçlarla çalınabilir ve güvenlik sorunlarına yol açabilecek.