Farklı konulara yeteneği olan kişilerin, kısa zamanda başarılı olmalarına karşı duyulan kıskançlık olarak tanımlanan Salieri Sendromu, adını Anton Salieri’nin Mozart’a karşı duyduğu hislerden alıyor. Bu sendromu yaşayan kişilerle en sık karşılaşan kişiler ise girişimciler.
Adını, İtalyan besteci Anton Salieri’den alıyor
Psikolojik bir durumu tanımlayan bu terim nereden geliyor dersiniz? Amadeus adlı filmi veya oyunu izleyenler, Salieri Sendromu’nu duymuştur. İtalyan besteci Anton Salieri’nin, Avusturyalı besteci Wolfgang Amadeus Mozart’ın dehasına ve başarısına karşı duyduğu kıskançlığı, potansiyeli olan kişiye yardım etmek yerine önüne engeller koymayı fakat bu süreç içinde dost ve akıl hocası gibi davranmayı tanımlayan Salieri Sendromu, günümüzün önemli terimlerinden biri oldu.
Terimi biraz açmak gerekirse; Salieri Sendromu yaşayan kişi, kendi yeteneklerinin iyi olduğunu kabul eder fakat başkalarının üstün başarılarını gördüğü zaman özgüvensizlik yaşar. Ardından kıskançlık, çekişme ve haset duyguları gelir. Kendi emeklerinin takdir edilmediğini düşünen Salieri Sendromlu kişi, haksızlıklarla karşı karşıya olduğuna inanır. Durum, başarılı kişiye engel olmaya çalışmaya ve başarısını küçümsemeye kadar gider.

Günümüzün Salierileri, girişimlerin karşısına çıkıyor
İşte meslek veya sosyal hayatımızda karşılaşabileceğimiz Salieri Sendromu: başkalarının yeteneklerini, parlak işlerini, projelerini, fikirlerini görerek kendininkileri vasat veya sönük hissetmek, bu başarıyı yok etmek için harekete geçmek... Sanatçıların, akademisyenlerin, özellikle de iş hayatındaki girişimcilerin sık sık karşılaştığı Salieri Sendromu, bazı özellikler ve davranış kalıplarıyla teşhis edilebiliyor. Salieri Sendromu yaşayan kişilerin ortak özellikleri şöyle:
● Aslında size işinizde yardımcı olabilecek konumda olan, orta düzeyde becerikli kişilerdir.
● Kaynaklara ve fırsatlara erişimi vardır, çevresi geniştir.
● Planlar yaparak potansiyelinizi, fikirlerinizi ve ruhunuzu yavaş yavaş yok eder.
● Bunu açık açık yapmaz, işleri geciktirme ve saptırma konusunda uzmandır.
● Akıl hocası, dost, hayran, yardımcı, sırdaş gibi davranır.
● “Hayır” demezler, bolca “Evet” derler.
● Umut ve heyecan verirler.
Salieri Sendromu yaşayan kişilerin eylemlerinde ise tekrar eden şu davranışlarına dikkat etmek gerekiyor:
● E-postalarınıza veya aramalarınıza geç dönüyor veya hiç dönmüyorsa,
● Sürekli olarak engellerle karşılaşıyorsanız,
● Konuşmaları ve detayları gerçekte olduğundan farklı hatırlıyorsanız,
● Sürekli olarak ertelemeyle karşı karşıya kalıyorsanız,
● Bir adım öncesinde detaylar arasında kaybolmanız sağlanıyorsa,
● Bilginiz olmadan rakibinizle iletişime geçtiyse, karşınızda büyük ihtimalle bir Salieri var diyebiliriz.
Salieri Sendromu yaşayan kişiyle baş etme yöntemleri

Salieri Sendromu’na maruz kalıyorsanız, bu sizin yaratıcılığınızı ve motivasyonunuzu negatif yönde etkileyebilir. Ancak fark ederek ve ona göre davranarak kendinizi korumanız mümkün. Eğer benzer bir durum yaşıyor ve bir şeylerin ters gittiğini düşünüyorsanız, bunu gözlemleyerek tanımlayabilmeniz ilk adım. Tabii ki kişinin ilgisinin ve yoğun iltifatlarının ağına düşmeden. Size destek mi veriyor, sizi yavaşlatıyor mu?
Niyetiniz iyi olabilir fakat zamanı ve fikirlerinizi sınırsız şekilde paylaşmayın. Süreci siz yönetin, taleplerinizde net olun. Başkalarının onayına veya fikirlerine ihtiyaç duymadan, başarınızı kabul edin ve kriterlerinizi belirleyin. Yavaş yavaş olsa da ilerlemek güveninizi tekrar kazanmanızı sağlayacak. Manipülatif kişilerden değil, mantıklı ve pozitif düşünen kişilerle ilişki kurmak ise uzmanların bir diğer önerisi. Salieriler belirsizlik ortamı yaratır ve süreci böyle baltalamaya başlar. İşte bu noktada yapacağınız şey ise planları, zamanlamaları ve beklentileri net bir şekilde, gerekirse yazılı olarak ifade etmek. Eğer bu adımlar işe yaramazsa da ilişkiyi gözden geçirip o kişiden uzaklaşmak gerekiyor. Kayıplar yaşayabileceğinizi düşünseniz de kazancınız daha yüksek olacak.