Güvenli Konuta Geçişin Tamamlayıcısı Bina Tamamlama  Sigortasıdır

Güvenli Konuta Geçişin Tamamlayıcısı Bina Tamamlama Sigortasıdır

Zirve kapsamında düzenlenen ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Vahap Munyar

moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Proje Gayrimenkul Yatırım Fonları Kısıtlar ve Çözüm

Önerileri: Vergi, Değerleme, Sigorta” konulu panelde TSB Başkan Yardımcısı ve Maher

Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar, PwC Türkiye Kıdemli Vergi Müdürü Birim

Saran, Lâl Değerleme Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Öz ve GYODER GYF Komitesi Başkanı

ve İcra Kurulu Üyesi Berna Sema Yiğit Sevindi konuşmacı olarak yer aldı.

Ahmet Yaşar, panelde konuşmasına Türkiye’nin deprem gerçeğiyle başladı. “Coğrafyamızın

yüzde 92’si, nüfusumuzun yüzde 95’i deprem riski altında. Bu sorunun en önemli çözümü,

yani sigortası, kentsel dönüşüm” diyen Yaşar bina tamamlama sigortasının bu dönüşümdeki

kritik rolünü şu sözlerle özetledi: “Kentsel dönüşümün sigortası da özellikle bina tamamlama

sigortası. Gayrimenkul yatırım fonları da bu süreci hızlandıracak. Hem kentsel dönüşümü

hem de güvenli konuta geçişi destekleyecek. Bu etkinlikte de gördük ki aslında sistematik

olarak iyi bir yapı kurulmuş durumda. Ancak bu yapının tamamlayıcısı bina tamamlama

sigortasıdır.”

“2013’te mevzuata girdi, 2018’de ilk kez arz edildi, şimdi yayılıyor”

Ahmet Yaşar, bina tamamlama sigortasının sektördeki tarihçesine de değinerek, ürünün

geçmişte neden yaygınlaşamadığını, bugün ise neden daha fazla önem kazandığını şu

sözlerle anlattı: “Kooperatifçilikle başlayan, sonrasında maketten satışa evrilen bir konut

üretim süreci yaşadık. Bu süreçte çok sayıda mağduriyet oluştu. 2013 yılında bina

tamamlama sigortası ilk kez mevzuatımıza girdi ama o dönem yeterli arz yoktu. 2018’e

geldiğimizde, kentsel dönüşüm ağırlıklı projelerin yaygınlaşmaya başladığı dönemde, Quick

Sigorta ile bu alanda ilk adımı attık. Bugün ise geldiğimiz noktada, ürünün güvenli evlere

ulaşmak için ne kadar önemli olduğunu görüyoruz.”

“Güvenli konuta güvenle ulaşmak istiyoruz”

Yaşar, özellikle maketten satış sürecinde yaşanan sorunların tüketicilerde ciddi bir güven

problemi yarattığını belirtti ve bina tamamlama sigortasının bu güveni yeniden tesis edecek

en etkili araç olduğunu vurguladı: “Bu sigorta sistemi yalnızca mal sahibini değil, müteahhidi

de koruyor. Sigorta şirketi, hem projeyi baştan sona takip ediyor hem de inşaat sürecinin tüm

aşamalarını denetliyor. Müteahhitin seçimi, finansal yeterliliği, projenin teknik mali ve hukuki

altyapısı ile inşaat sürecinin baştan sona kontrolü gibi tüm adımları biz sigorta şirketleri

üstleniyoruz. Çünkü projenin tamamlanmasına odaklanıyoruz.”

“Mevzuattaki son bariyer de kaldırılmalı”

Ahmet Yaşar konuşmasında, bina tamamlama sigortasının dolayısıyla kentsel dönüşümün

yaygınlaşmasının önündeki en büyük engellerden birinin ise mevcut mevzuattaki eksiklikler

olduğunu belirtti: “Bu ürün, finansal bir sigorta olarak konut alıcısını, hak sahiplerini,

yatırımcıyı hatta müteahhitleri tamamen koruyan bir ürün ancak sigorta şirketleri olarak biz

de teminatlanmak zorundayız ve bunun için ipotek almak gerekiyor. Bugünkü düzenlemede

bu işlem ekstra vergi ve harç doğuruyor. Bu durum, maliyetleri artırıyor, bankalar karşısında

haksız rekabete uğrayarak ürünün kullanılabilirliğini sınırlandırıyor.

Bir diğer kritik konu ise Proje Gayrimenkul Yatırım Fonları (PYGF) özelinde SPK

Tebliği’ndeki kısıtlama. Mevcut düzenlemeye göre fon varlığı, kredi veya finansman işlemleri

haricinde rehin veya teminat olarak gösterilemiyor. Bu da bina tamamlama sigortasının

projede etkin şekilde devreye alınmasını zorlaştırıyor. Bu sorunun çözümü için Tebliğe açık

bir istisna eklenmeli: ‘Fon malvarlığı, bina tamamlama sigortası yapılabilmesi amacıyla

teminat olarak gösterilebilir ve rehnedilebilir.’ Bu düzenleme hayata geçerse, sigorta

şirketlerinin projeye teminat sağlama isteği ve gücü artar, yatırımcı koruması da somut hale

gelir. Bu iki bariyer ortadan kalkarsa her iki sektörün önü daha da açılacak.”