Seyahat özgürlüğümüzün kıymetini çok iyi anladığımız bir senenin sonunda turizm sektörünün geleceğini işin profesyonellerine sorduk.
Ülkemizde görülen ilk Covid-19 vakasının üzerinden koca bir sene geçmiş olmasına rağmen sadece ülkemiz değil tüm dünya pandemiyi hala ensesinde hissediyor. Ve tahmin edilebileceği üzere, hastalanma korkusu ve pandemiyi kontrol altında tutmak için konulan seyahat kısıtlamaları turizm sektörünü yıpratmaya devam ediyor.
Peki turizm sektörünü mecburi bir dönüşüme iten bu sürecin sonunda sektörü neler bekliyor?
Pandeminin faturası ağır
Merkezi Washington’da bulunan Dünya Bankası’nın geçtiğimiz Haziran ayında açıkladığı 2020 raporları ne yazık ki özellikle gelişmekte olan ekonomilerin pandemiden en büyük darbeyi aldığını ortaya koyuyor. Resesyon ile yüzleşen ve yüzleşecek olan bu ülkelerin ortak özelliği ise özellikle uluslararası turizmde pazar paylarının büyük olması.
İşte Tayland, Endonezya ve Türkiye gibi coğrafyası ve kültürü ile özellikle batılı turistin ilgi odağında olan ülkeler bahsettiğimiz bu zorlukları en sarsıcı haliyle yaşıyorlar.
Ülkeye girişte getirilen PCR testi zorunluluğu ve turistik işletmelerde uygulanan hijyen standartları ile kısmi açılma formülüne geçen bu ülkelerde bilançodaki kırmızı alanların yok olması ne yazık ki şimdilik söz konusu bile değil.
Türkiye Turizm Geliştirme Ajansı (TGA) çatısı altında dijital pazarlama yöneticisi olarak çalışan ve kendisi de bir gezgin olan deneyimli turizm profesyoneli Beste Erünal bu acı tablonun projeksiyonunu şu sözlerle yapıyor:
“Küresel boyutta seyreden Covid-19 salgını turizm sektöründe dengeleri tamamen değiştirdi. Yapılan araştırmalar 2019 verilerine ne yazık ki ancak 2023 yılında ulaşacağımızı gösteriyor. Bununla birlikte 1 senedir tüm dünya ile eş zamanlı yaşadığımız kısıtlamaları biriken bir enerji topuna benzetiyorum. Aşılanmanın hızlanması ile kontrollü seyahatlerin ivmesi artacaktır.”
Türkiye için dış turizmde altın bir yıl olan 2019 rakamlarına göre yıl boyunca ülkemize 7 milyon 17 bin Rus; 5 milyon 27 bin Alman, 2 milyon 52 bin İngiliz turist ayak bastı. Polonya ise ani bir sıçrama ile 2019 yılında Türkiye’nin Avrupa’da en güçlü olduğu 4. büyük pazar haline geldi.
Ancak ne yazık ki dünyada 2020 yılının ilk günlerinde başlayan pandemi süreci bu rakamları tamamen tersine çevirdi. Türkiye’ye sınırlarını kapatan Avrupa Birliği’nin kararları sonrasında Türkiye bu yaz ancak Rusya, Gürcistan, Bulgaristan ve Ukrayna’dan gelen turistlerin tercihi oldu.
Turizmciler 2020 yazında dış pazarlardan beklediklerini bulamayınca iç turizm kanallarını zorlamaya başladılar. Özellikle doğa ve macera turizmi, mavi yolculuklar ve deneyim odaklı gastronomik seyahatler pandeminin ilk yazında zirveye oturdu.
Türk turizminde iyileşmenin içeriden başlayacağına inanan Beste Erünal için bu formülün tutması için standartların sıkı tutulması oldukça kritik:
Herkes kendi alternatifini yaratacak
Sadece bir sene içinde dengelerin tamamen alt üst olduğu turizm sektörünü yalnızca kısıtlamalar ve rakamlar üzerinden ele almak çok da doğru olmayabilir. Çünkü günlük yaşamlarımızı kökten değiştiren pandeminin bir de kalıcı olarak dönüştürdüğü alanlar var:
Pandemi sürecinde faaliyete geçmeyi planlayan ancak planlarını biraz ertelemek durumunda kalan butik seyahat girişimi HeyTripster da bu dönüşümün öncülerinden biri. Lokal rehberlerle birebir veya küçük gruplarla gezme imkanı tanıyan sistem, global seyahat trendlerine ayak uydururken aynı zamanda pandemiden doğan sadeleşme ihtiyacına da en iyi şekilde cevap veriyor.
Girişimin kurucu ortağı Kübra Sarıyer Beşer postpandemik dönemde sektörde yaşanacak dönüşümü şu sözlerle özetliyor:
“Büyük turlar, kalabalık resort oteller; herkesin akın ettiği popüler mekanlar ve “turist tuzakları” olarak adlandırılan bazı merkezler zaten bir süredir gündemden düşüyordu. İnsanlar daha benzersiz, daha kişiye özel seyahat deneyimleri arayışına girmişken ne yazık ki Covid-19 ile yüzleştik. Bu süreçte seyahat özgürlüğünün kıymetini çok daha iyi anladık.
Biraz da bunun getirisi olarak postpandemik süreçte butik tur, butik otel ve kişiye özel deneyim turizminin hızlı bir tırmanışa geçeceğini öngörüyoruz. Biz de bu dönüşüme çılgın kalabalıklardan uzak saklı hazineleri çok iyi bilen lokal rehberlerimiz sayesinde yakalamayı hedefliyoruz”