Geç annelik dikkat çekici araştırmalarla incelenen bir konu. İşte 30’lu yaşlar ve sonrasında anne olmanın artı ve eksileri…
Modern tıbbın sunduğu imkanlar ve dünya genelinde değişen yaş, yaşlılık ve annelik algısı sayesinde, kadınlar artık anne olma yaşını daha esnek bir şekilde belirleyebiliyor. Anneliğin kadın üzerindeki fiziksel, psikolojik ve ekonomik etkileri ise araştırmacıların her zaman dikkatini çekiyor. Konuyla ilgili öne çıkan iki araştırma da karar alırken artı ve eksileri iyi değerlendirmek gerektiğini ortaya koyuyor.
Yakın tarihli olarak Proceedings of the National Academy of Sciences'ta yayımlanan bir araştırma ilgi çekici verileriyle dikkat çekiyor. Araştırma kapsamında Filipinler'deki toplam bin 735 kişinin üreme geçmişi ve DNA örnekleri incelenmiş. 825 genç kadının ise fiilen katıldığı, altı yıl boyunca da takip edildiği çalışmada hamile olduğunu bildiren kadınların, hiç hamile kalmadığını bildiren kadınlardan biyolojik açıdan daha yaşlı olduğu belirlenmiş. Katılımcılar altı yıl boyunca takip edilmiş. Sık hamile kaldığını bildiren kadınların biyolojik yaşlanma derecesinde, daha az hamile kalanlardan daha büyük bir artış gözlenmiş.
Verileri baz alan araştırmacılar her bir hamileliğin biyolojik yaşa iki ila üç ay eklediğini belirtiyor. Bulgulara göre genç ergenlik döneminde hamile kalan ve yüksek doğurganlığa sahip kadınlarda hamilelik, biyolojik yaşlanmayı hızlandırıyor.
Neler getiriyor ve neler götürüyor
Boston Üniversitesi’nden bilim insanlarının yaptığı daha eski tarihli bir araştırma da kadınların 33 yaşından sonra son çocuklarını doğurduklarında yaşam sürelerinin önemli ölçüde uzayabileceğini ortaya koymuş. 33 yaşından sonra tüp bebek gibi yardımcı üreme teknikleri kullanmadan doğal yollarla bebek sahibi olan kadınların, 95 yaşına kadar yaşama ihtimalinin iki kat daha fazla olduğunu göstermiş.
Uzmanlar bu durumu, vücudun uzun ömürlülük genlerine sahip olmasıyla ilişkilendiriyor. 33 yaşından sonra doğal yollarla hamile kalabilen kadınların genetik olarak daha dayanıklı oldukları, bu dayanıklılığın yaşlanma süreçlerinde kadınları çok daha güçlü kıldığı düşünülüyor.
Geç anneliğin getirilerine bakılırsa ortaya şöyle bir tablo çıkıyor:
Maddi artılar ve kariyer avantajları: Geç annelik, kadının kariyerinde ve maddi olarak daha sağlam bir noktaya gelebilmesine imkan sağlayabiliyor. Bu da doğacak çocuğun daha güvenli ve istikrarlı bir ortamda büyümesine olanak tanıyor. Kariyerine odaklanarak finansal istikrar kazanan kadınlar, çocuklarına daha fazla kaynak ve zaman ayırabiliyor.
Duygusal olgunluk seviyesi: İleri yaşlarda anne olan kadınlar, genellikle duygusal olarak daha olgun ve sabırlı oluyor. Bu da çocuğun ruhsal gelişimi açısından önemli bir avantaj. Duygusal olgunluk, anne-baba ilişkilerinin de daha sağlıklı ve dengeli olmasına katkıda bulunabiliyor.
Gelişen tıbbi destekler: Geç annelik, modern tıbbın sunduğu gelişmiş sağlık hizmetlerinden yararlanma imkanı da sunabilir. Gebelik süresince daha iyi takip ve doğum sonrası destek, annelerin sağlık sorunlarıyla daha etkin bir şekilde başa çıkmalarını sağlıyor.
Geç anneliğin eksileri ise şöyle sıralanabilir:
Olası sağlık riskleri: 35 yaş ve sonrasında gebelik, çeşitli sağlık risklerini beraberinde getirebiliyor. Bu yaşlarda gebelik, düşük yapma, şeker hastalığı ya da yüksek tansiyon gibi komplikasyonların riskini artırabiliyor. Ayrıca, ileri yaş gebeliklerinde doğum kusurları ve düşük yapma olasılığı da daha yüksek oluyor.
Zorlayıcı anne-baba dinamikleri: Geç yaşta çocuk sahibi olan ebeveynler, çocukları ergenlik dönemine girdiğinde kendileri de yaşlılık belirtileri yaşamaya başlayabiliyor. Bu durum, anne-baba ve çocuk arasındaki ilişkiyi zorlayabiliyor.
Sosyal destek almada zorluk: Yaşlı anne-babalar, çocuklarını büyütürken daha fazla yardıma ihtiyaç duyabilir. Geç annelik, özellikle daha çok çekirdek aile yapısı yoğun olan toplumlarda, sosyal destek sistemlerinin zayıf olmasıyla zorlayıcı olabiliyor.
Kardeş ilişkileri: İlk gebeliğini erken yaşlarda yaşayan sonrasında geç yaşta çocuk sahibi olan kadınların çocuklarının yaş farkı nedeniyle kardeşler arasında sosyal ve duygusal kopukluklar yaşayabiliyor. Bu durum, aile içi dinamikleri olumsuz yönde etkileyebiliyor.
Kadınların, geç anneliğin getirdiği fırsatlar ve zorluklar arasında bir denge kurarak hem kendi sağlıklarını hem de çocuklarının geleceğini en iyi şekilde planlaması gerekiyor.
Öte yandan daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğu da açık. Hamileliğin ve üremenin diğer yönlerinin yaşlanma sürecindeki rolü hakkında hala öğrenilmesi gereken çok şey var!