Eczacılığın dönüm noktaları ve tarihe adını yazdıran eczacılar

Eczacılığın dönüm noktaları ve tarihe adını yazdıran eczacılar

Tarihsel açıdan bakıldığında eczacılığın bilimsel nitelikten yoksun içgüdüsel dönemden başlayarak sırasıyla mistik, dinsel, ampirik dönemden geçerek bugünkü modern ve bilimsel döneme ulaştığı görülüyor. Günümüze kadar ulaşan bazı hayvan ve bitki fosilleri insanoğlunun İlk çağlardan bu yana çeşitli hastalıklarla mücadele ettiğini gösteriyor. MÖ 1500 yıllarına ait Mısır papirüslerinde ilaç yapımına ilişkin ayrıntılı bilgilere MÖ 3000 yıllarına ait Sümer tabletlerinde ilaç reçetelerine rastlanması her iki medeniyetin eczacılıktaki başarılarını kanıtlar nitelikte. İnsanların henüz topluluk oluşturmadan yaşadığı bir dönemde yalnızca acı dindirmeye odaklanan eczacılık, ileri medeniyetlerin bitki ve hayvanları incelenmesiyle bilimin ışığını üzerine aldı.  

Eczacılığın babası Galen

Türkiye toprakları, eczacılığın bilimsel gelişimine sahne olması nedeniyle eczacılık tarihinde önemli bir noktada yer alıyor. Tarihte çok sayıda uygarlığa ev sahipliği yapan Bergama, güneş ve çamur gibi doğal tedavi yöntemlerinin ilk kez kullanıldığı, ilk psikoterapinin yapıldığı dünyanın ilk büyük hastanesi ve tıp okulu Asklepion’a ev sahipliği yaparak eczacılığın gelişimini destekledi.

Zamanla bir sağlık kentine dönüşen Bergama’da dünyaya gelen Galen, eczacılığın babası olarak kabul ediliyor. Hekim, bilim insanı ve filozof olan Galen bu unvanını ilaç kombinasyonlarını kendisi hazırladığı için aldı. İlk tıp eğitimini Asklepion’da alan Galen, İzmir ve İskenderiye’de eğitimini sürdürerek başarılı bir hekim oldu. Ardından Bergama’ya dönüp dönemin gladyatörlerinin hekimliğini üstlenerek ilk eczacılık sınavını verdi. Tedaviler sırasında oluşturduğu ilaç kombinasyonlarıyla 500 kadar bitkisel, hayvansal ve mineral ham maddenin tarifini yaparak etkilerini ortaya koydu.

Eczacılığın babası Galen, sağlık kenti Bergama’da uzmanlığını olgunlaştırdı
Eczacılığın babası Galen, sağlık kenti Bergama’da uzmanlığını olgunlaştırdı

Orta çağ eczacılığının babası Biruni

Gökbilim, matematik, geometri, coğrafya, tarih ve doğa bilimlerine yönelik çalışmalarıyla bilinen Biruni ise orta çağ eczacılığının babası olarak gösteriliyor. Eczacılık ile tıp arasında sınır çizgisi oluşturan yönüyle eczacılık literatürüne girdi. Çok yönlü bir bilim insanı olan Biruni, eczacılıkla ilgili yaptığı çalışmaları ve dönemin ilaç etkileşimleri, madeni ve hayvansal kökenli ilaçlar hakkında çok değerli bilgileri Kitabu’s Saydela fi’t-Tıb adlı eserinde buluşturdu.

Yaşadığı yüzyılın en büyük matematikçisi olan Biruni, eczacılıkta kitaplardan çok uygulamalı eğitime inandı. UNESCO, 25 dilde bastığı dergisinde Biruni’yi şöyle tanımladı:1000 yıl önce Orta Asya'da yaşayan evrensel dahi Biruni; Astronom, Tarihçi, Botanikçi, Eczacılık uzmanı Jeolog, Şair, Mütefekkir, Matematikçi, Coğrafyacı ve Hümanist.” Heykel yeteneği ile de bilinen Biruni’nin imzasını taşıyan bir minyatür, Topkapı Müzesi'nde sergileniyor.

Osmanlı döneminde eczacılık

Osmanlı döneminde Fenn-i saydalâni veya fenn-i ispençiyari denilen eczaneler, 9. yüzyıldan itibaren resmi bir denetime tutularak hizmet vermeye başladı. Bu denetim kapsamında her belde de konumlanan eczacılar sağlık zabıtası memurları tarafından imtihana tutuluyordu. İlerleyen yıllarda Anadolu’da Selçuklular tarafından kurulan hastanelerin bünyesinde eczaneler kuruldu. Anadolu Selçuklu devleti tarafından 1206’da Kayseri’de yapılan Gevser Nesibe Sultan Şifahanesi'nin içerisinde yer alan eczane bunun en güzel örneklerinden biri. 

Osmanlı döneminde eczacılık denetimli bir yapı kazandı
Osmanlı döneminde eczacılık denetimli bir yapı kazandı

Türkiye’nin eczacılık kariyeri

18’inci ve 19’uncu yüzyıl, Türkiye’de eczacılığın gelişmesinin hızlandığı bir dönem oldu. 1757 yılında Bahçekapı semtinde açılan İki kapılı eczane, İstanbul’un bilinen ilk eczanelerinden. Kim tarafından kurulduğu bilinmeyen bu eczaneyi, 1891’de eczacı Gorgi Tülbentçiyan devraldı. İlerleyen yıllarda Tülbentçiyan ailesinin fertleri tarafından işletilmeye devam etti. Bugün hâl Taksim’de hizmet vermeyi sürdürüyor. Eczane-i Hamdi Ahmet Hamdi Bey tarafından 1890 yılında kurulan Eczahane-i Hamdi ise Türkiye’nin eczacılığın yıldızını parlattı. Ardından İstanbul’da 1895’te Ethem Pertev, 1898’de Beşir Kemal, 1900’de Hasan Rauf gibi eczacılar birbiri ardında eczane açarak markalaşmanın ilk adımlarını attı.

Pertev şurubu ve kremi

Türk eczacılığının atılıma geçtiği bir döneme adını yazdıran Ethem Pertev, kendi laboratuvarında hazırladığı Pertev şurubu ve kremiyle literatüre girdi. İlaçlarını Paris’te düzenlenen bir fuarda tanıtarak uluslararası düzeyde bilinirlik elde etti. Türkiye Kızılay Cemiyeti’nin de kurucuları arasında yer alan Ethem Pertev, 1914 yılında kurulan ilk Türk Kodeksi komisyonu üyeliği, Türkiye Eczacıları Cemiyeti başkanlığını da yürüttü.

İlk ruh sağlığı ilacı: Nevrol Cemal

Eczacı Cemal Ramazanzade, Nevrol Cemal ilacıyla Türk ilaç sanayiciliğine adını yazdırdı. İlk ruh sağlığı ilacı olarak bilinen Nevrol Cemal 1990’lara kadar varlığını sürdürdü. 1987’de Vito Kimya tarafından satın alındı ancak 1997’de bu şirketin kapanmasıyla ömrünü tamamladı. 1923 İzmir İktisat Kongresi’nde tanıtımı yapılan bu ilaç hala ruh sağlığı uzmanları tarafından anılmayı sürdürüyor. 

18. ve 19. yüzyılda Türk eczacıların başarılı girişimleri, markalaşmayı getirdi
18. ve 19. yüzyılda Türk eczacıların başarılı girişimleri, markalaşmayı getirdi

Eczacılık örgütlenmesi

Eczacılık, 1861’de yürürlüğe giren "Belediye ispençiyarlık sanatının icrasına dair nizamname” ile bağımsız bir sanat ve meslek statüsü edindi. 1879 yılında ise azınlık eczacılar tarafından ilk Eczacılık Derneği kuruldu. Böylece örgütlü bir yapı kazanmaya başladı. İlk Türkçe eczacılık kodeksi Dustur- ül- Edviye), Mekteb-i Mülkiye, 1866’da Dr. Binbaşı Hüseyin Bey tarafından yazıldı. İlk eczacılık öğretimi, İstanbul’da 1839 yılında Mekteb-i Tıbbiyye-i Adliyye-i Şâhâne’de kurulan eczacı sınıfı ile başladı.