Depremin psikolojik hasarından korunma yolları

Depremin psikolojik hasarından korunma yolları

Farklı illerde meydana gelen depremlerin yarattığı hasarlar ve can kayıpları ülkeyi yasa boğdu. Pek çok vatandaşın tetikte olmasına sebep olan deprem ihtimali yalnızca fiziksel zarar değil psikolojik zarar da getirebiliyor. Özellikle çocuklarda deprem travmasının sonuçları ve korunma yöntemlerine dikkat etmek gerekiyor.

Depremin fiziksel zararlarının yanı sıra psikolojik zararlarına da dikkat edilmeli.
Depremin fiziksel zararlarının yanı sıra psikolojik zararlarına da dikkat edilmeli.

Son dönem ardı ardına gelen acı deprem haberleri ile ülkede deprem korkusu tekrar tırmanıyor. Deprem çantalarının hazırda tutulması tavsiye edilen şu dönemde fiziksel sağlık kadar psikolojik sağlık da büyük önem taşıyor. Bireylerin, özellikle de çocukların deprem korkusu ve travmasını atlamaması durumunda ciddi psikolojik rahatsızlar ortaya çıkabiliyor.

Türkiye Psikiyatri Derneği Anksiyete Bozuklukları Bilimsel Çalışma Birimi’nin yaptığı açıklamaya göre doğal afetler sonrasında yaşanabilen travma sonrası stres sorunları (TSSH) yalnızca travmatik etkilenen kişiyi değil, aynı zamanda sevdiklerini, işini ve hayatını olumsuz etkileyebiliyor.

Belirtilere dikkat edilmeli

Belirtiler kendini pek çok farklı biçimde gösterebiliyor.
Belirtiler kendini pek çok farklı biçimde gösterebiliyor.

Kişiyi çok korkutan, çaresizlik hissettiren ve çoğu kez olağandışı ve beklenmedik gerçekleşen olayların yol açtığı stres bozuklukları özellikle çocuklar için daha tehlikeli olabiliyor. Yetişkin hayatı boyunca etkilerinin hissedilebileceği travmatik deneyimlerin sonuçları olarak kişinin karakteri ve hayat akışı ciddi şekilde etkilenebiliyor. Yaşanan her olayın ve olayı yaşayan her kişinin travmatik olma zorunluluğu bulunmuyor, ancak kişisel algı sonucunda stres bozuklukları gösteren bireylerin psikolojik yardım alması büyük önem taşıyor. Doğal afetler sonucu travma sonrası stres bozukluğu yaşayan bireylerde ortaya çıkabilecek etkiler şu şekilde sıralanıyor:

● Uykusuzluk

● Kabus görme

● Olayla ilgili anıların rahatsız edici biçimde sık sık hatırlanması

● Sürekli olarak olayın tekrarlanacağı korkusu ve bu nedenle diken üstünde hissetme

● Kolay irkilme

● Çabuk sinirlenme

● İştah kaybı ya da artışı

● Gelecekle ilgili plan yapamama

● Yabancılaşma

● Anlaşılmadığını düşünme

● İçe kapanma

● Olayı hatırlatan durumlarda huzursuz olma ve bu durumlardan kaçınma

Yapılan araştırmalar, kadınların erkeklere oranla ruhsal travmalardan sonra TSSH sorunlarına daha sık maruz kalmış olduğunu gösteriyor. Kadınlarda TSSH belirtileri erkeklere oranla iki ya da üç kat daha fazla görülürken, geçmişte başka ruhsal travma yaşayanlar, daha önce ruhsal hastalık geçirmiş olanlar veya yakınlarında ruhsal hastalık bulunan kişilerin TSSH sorunları yaşama ihtimallerinin daha sık olduğu belirtiliyor.

İzlenmesi gereken yöntemler

Ebeveynlere travma belirtilerini gözlemlemede büyük görev düşüyor.
Ebeveynlere travma belirtilerini gözlemlemede büyük görev düşüyor.

Herkes için iyileşme süreci farklı işleyebiliyor. Ancak kimi kalıp davranışlar, kişinin iyileşme sürecine etki edebiliyor. Olay olmamış gibi davranarak unutmaya çalışan kişilerde rahatsızlığın süreci daha uzun oluyor. Anıları bastırarak kurtulmaya çalışmayı içeren bu savunma mekanizması, kişinin sürekli huzursuz hissetmesine ve sorunlarla yüzleşememesine sebep oluyor. Yardım alan, sorunlarını başkalarıyla paylaşan kişiler ise daha çabuk iyileşiyor. Kişinin gördüğü sosyal destek travma sonrasında iyileşme sürecini ciddi oranda kısaltabiliyor.

Travmadan etkilenmiş, ciddi belirtiler yaşayan ancak hayat akışını sürdürmeyi başaran bireylere danışmanlık veya kısa psikolojik tedavi yaklaşımları uygulanması tavsiye edilirken, hayatı ciddi derecede etkilenmiş ve ağır belirtiler gösteren bireylere yoğun psikolojik tedaviler, ilaç tedavileri veya hastaneye yatış tavsiye ediliyor. Kişinin yaşına, mesleğine ve rızasına uygun olarak, kişiye özel tedavi planı çıkarılması büyük önem taşıyor.

Yetişkinliğe adım atmamış bireylerin travma sonrası güven sarsılması yaşamaları ve içe kapanmaları sık görülen etkiler oluyor. Bu noktada ebeveynlerin çocuğa güvende hissettirmesi, destek olması ve yaşadığı deneyim hakkında konuşmaya teşvik etmesi tavsiye ediliyor. Deneyimin ebeveynler ile paylaşılması güven bağını sağlamlaştıracak bir etmen oluyor. Çocuklar için ebeveynlerinin ve çevresindekilerin yaşanan sarsıcı olaya verdikleri tepki belirleyici bir rol oynuyor. Panik seviyesinin yüksek olması ve büyük tepkiler verilmesi çocuklar için de psikolojik olarak tehlike düzeyini artırıyor ve korkuyu tetikliyor. Mümkün olduğunca olumlu ve ileriye yönelik bir bakış açısının oluşturulması, çocuğun, ebeveynlerinin eski düzenlerini sağlamak için çaba gösterdiğini görmesi travmatik etkiyi azaltmak için önemli faktörler olarak sıralanıyor.

Ciddiye alınması gereken noktayı kavramak gerekli

Her travma beraberinde psikolojik rahatsızlık getirmiyor.
Her travma beraberinde psikolojik rahatsızlık getirmiyor.

Toplum içinde ruhsal travmaya yol açan olaylar yaygın olduğu gibi her iki kişiden birinin de hayatlarının bir döneminde travmatik bir olay yaşadığı belirtiliyor. Doğal afetlerin yanı sıra kazalar, beklenmedik kayıplar, ölümcül hastalıklar ve insan eliyle yapılan travmaların da sebep olabildiği bu durum, yaşayan kişilerin ancak yüzde 20-30’luk bir diliminde travma sonrası stres problemleri ile sonuçlanıyor.

Travmatik bir olay yaşandıktan sonra bireyin kendini ve yakınlarını gözlemlemesi, belirtileri fark etmesi ve etkinin minimize edilmesi için gereken önlemleri alması psikolojik sağlık için büyük önem taşıyor. Sosyal çevreden alınan destek ve psikolojik yardımlar sayesinde kişi gündelik hayatında kontrolünü yeniden sağlayabiliyor ve tamamen iyileşebiliyor.